Almanya'da torunlar ve aile yakınlarıyla, Mayıs 2009

 
   
 

• ANAFİLYA YAZILARI

SUNU

Sular durulmadı… Ne sosyal yaşamımızdaki karmaşa’da ne de uğraşı alanımız kültür ve sanatta. Bir konuda sevinelim derken başkalarında üzüntü…

Türkiye’yi meydanlara döken şehit cenazeleri bağrımızı dağlıyor, ümüğümüze çöktü. Birey olarak kendimizi bu tablodan soyutlamamız olanaksız. Bu üzüntü yaşamın tüm alanlarına olumsuz yansıyor. İnsanlarımız bu karamsarlık içinde soluk almaya çalışıyorlar.

Duyarlı vatandaşlarımız Cumhuriyetimizin temel ilkelerini korumak ve kollamak anlamında çabalarını sürdürürken ümmet yönetimi düşlerinden vazgeçmeyenler de var güçleriyle aydınlığımızı yok etmeye çalışıyorlar.

                Geçtiğimiz ay Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), farklı kentlerden lise öğrencilerini, düzenlediği bir etkinlikte öykü yazarlarıyla bir araya getirdi. Ne güzel… Ancak Bakanlığın seçtiği isimler, Zaman Gazetesi yazarı ve eşi AKP milletvekili olan Mümtazer Türköne, Saidi Nursi’ye, dini içeriğe yönelik öyküleriyle dikkat çeken Sadık Yalsızuçanlar oldu. MEB’nın bu yıl ilk kez düzenlediği “AB Öykü Yarışması” sonuçları geçtiğimiz 6 Kasım günü açıklandı. Dereceye giren 8 ayrı ilden lise 1 ve 2.sınıf öğrencileri öykü yazarlarıyla bir sohbet toplantısında bir araya getirildi. Toplantıda, öğrencilerle bir süre sohbet eden yazarlardan bazılarının çizgisi kafaları karıştırdı. MEB’nın belirlediği kimi yazarlar arasında yukarıda sözünü ettiğimiz karanlık emeller peşinde olanlar dikkat çekti. Ödül töreni sırasında sahneye davet edilerek öğrencilerden bazılarının ödüllerini veren Sadık Yalsızuçanlar’ın nasıl bir görüşe hizmet ettiğini merak edenler www.sadikualsizucanlar.net adresine göz atabilirler.

12 Eylül askeri yönetimi döneminde, Mamak Askeri Cezaevi’nde dövülerek öldürülen yayıncı İlhan Erdost, öldürülüşünün 27.yılında Karşıyaka Mezarlığı’ndaki gömütü başında anıldı. Olay neydi: Sol ve Onur Yayınları sahip ve yönetmenleri Muzaffer ve İlhan Erdost kardeşler, sahibi oldukları İlkyaz Basımevi’nde yasaklanmış sol yayın bulundukları gerekçesiyle 7 Kasım 1980 günü gözaltına alınmışlar, konuldukları cezaevi’nde, bir blok’tan diğer bir blok’a nakledilmeleri sırasında İlhan Erdost üçü muhafız görevlisi dört er tarafından dövülerek öldürülmüştü…

Geçtiğimiz aybaşında gerçekleştirilen 4.Söke Sanat, Edebiyat ve Kitap Günleri’nin onur konuğu ünlü yazar-bilim adamı Prof. Dr.Afşar Timuçin, katıldığı söyleşi’de, “Coğrafyamızda yaşam koşulları tedirginlik yaratıyor. Savaşlar, terör faaliyetleri, dinsel kavramların öne çıkarılması, laikliğin altının oyulması vb… Cumhuriyetin temel ilkelerinin korunması ve kollanması anlamında yazanlara düşen görev ne olmalıdır?” sorusunu şöyle yanıtlıyor:

“Yazarın toplumsal yükümlülükleri var. Yazar başkalarından sorumludur, daha doğrusu bütün dünyadan, büyük insanlıktan sorumludur, öncelikle de kendi ülkesinden sorumludur. Yazarlarımız bu yükümlülüklerini yerine getirebiliyorlar mı? Hiç sanmıyorum. Bizim aydınımız düz ve tehlikesiz bir alanda yaşamak istiyor. Çünkü aykırı olmanın kendisine ne gibi sorunlar getireceğini biliyor.”

Afşar, ”Yazarlar nelerin yanında, neyin karşısında olmalıdırlar sizce?” sorusuna ise şu yanıtı veriyor:

Yazarlar doğrunun yanında olmalılar, bunun için kendi çıkarlarını bir yana bırakıp toplumun yararına düşünce ve eylem üretmeliler. Bu da elbet insana büyük yük yükleyecektir. Bizim yazarımız bunu göze alamıyor ve kurulu düzenle iç içe yaşamayı seviyor.”

Her şeye rağmen aydınlık, çağdaş bir Türkiye için ileri diyoruz.

Sağlıkta, huzurda, mutlulukta kalınız…