ÖĞRETMEN
Yıl 1147. Afyon-Ankara yolu üzerinde bir ilçe. Bayat.
Oğuz Türklerinin Bayat boyunun bir yerleşim merkezi.
Bizans ve Osmanlı dönemlerinde önemli bir konaklama yeri
olmuş. Sonrasında pek geliştiği söylenemez. Yüzölçümü
465 kilometre kare. Bugün 9 bin nüfusa ulaşmış… İlçe’de
eğitim önemli…
Yıl 1937. 20 Kasım günü… İlçeye 46 kilometre uzakta
Afyon Vilayet binası önünde coşkulu bir kalabalık.
Öğrenciler çoğunlukta. Kaldırımları doldurmuşlar,
binanın girişine sıralanmışlar, hep bir ağızdan:
“İklimi sert, insanı mert olan yerden geldik…” diye
bağırıyorlar.
Arkadaşlarını yöneten 14 yaşlarında genç bir öğrenci
dikkat çekiyor. Bayatlı. Adı Mehmet Aydın. Cumhuriyet
kurulduğu yıl dünyaya gelmiş.
Az sonra gök gözlü dev adam beraberinde Başbakan Celal
Bayar’la Vilayet binasına gelecek. Kalabalık coşkulu,
heyecanlı.
Atatürk otomobilinden indiğinde öğrencilere dönüyor ve
“Gençler, istikbal sizlerindir, durmayın. Çalışın,
övünün, güvenin” diyor.
Sözleri unutmak mümkün değil…
Yıl 1948 İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi.
Bayatlı Mehmet Aydın başarıyla tamamladığı okulundan
edebiyat öğretmeni olarak çıkıyor. Tüm yurdu dolaşıyor.
Atatürk’ü, ilkelerini, Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu
anlatıyor. Binlerce öğrenci okutuyor.
Mutludur…
Yıl 1980 Mehmet Aydın emeklidir. Cumhuriyet tehdit
altındadır. Atatürk’e saldırılar artmıştır. 1923 yılında
üniversiteye açık başla giren genç kızların başları
kapatılmaktadır. Dinciler, adına ‘Türban’ denilen bez
parçasını genç kızlar üzerinden pazarlama çabasının son
aşamasındadırlar. Çankaya ve Hükümet türbanlı kadınların
eşleri tarafından işgal edilmiştir. Kamu kurum ve
kuruluşlarında eşleri türbanlı olanlar gözdedir.
85 yaşındaki Mehmet Aydın kahreder. Üzgündür. Kendisini
‘Aydın’ yapan Cumhuriyet karartılmaktadır. Karşı çıkar,
yollara düşer. O kent senin bu kent benim Türkiye’nin
aydınlık yüzünü anlatır. Şiir yazar, öykü yazar, yazı
yazar…
O, öyle vatanı satan yazarlara benzemez. O öyle kimileri
gibi ulu orta çıkıp da soluğunu borçlu olduğu
Cumhuriyete ve kurucusuna lanet etmez. O öyle
televizyonlarda boy gösteren sözde aydınlara benzemez.
Durduğu yeri değiştirmez. Gerçek ‘Aydın’dır o. Kutup
yıldızı gibi yön gösteren, öğretmen gibi
öğretmen. .
Yıllar geçecek belki asırlar, kişiliğiyle kimliğiyle ve
de adıyla hep anılacak bir adamdır O.
Yeri bizim yüreğimizdir…
23 Şubat 2008, Cumartesi |