|
TOPLUMCU EDEBİYATÇILARDAN ÇAĞRI
Sanat
emeği, genel olarak emeğin tarihsel birikiminden
bağımsız değildir. Biz toplumcu edebiyatçılar da, bu
bilinçle sanat emeğimizin sömürülmesine, manipüle
edilmesine karşı, hem kendi alanımıza hem de insanlığa
duyduğumuz sorumluluk gereğiyle güçlü bir mücadele
yürütmek durumundayız. Dolayısıyla bu alandaki
örgütlerimizden biri olarak Edebiyatçılar Derneğimiz de,
sanatçının özgünlük ve özgürlüğüne sürekli darbe vuran
emperyalist-kapitalist politikalar karşısında sanat
emeğinin örgütlü tavrını geliştirmek zorundadır.
Son
yıllarda edebiyat, sanat yayınlarına dair bir başka
ciddi tehlikeyle karşı karşıya gelmiş bulunmaktayız.
Halkbilimi, edebiyat ve sanat dergilerini; reklam,
dağıtım ve popülerleştirme politikalarıyla
etkisizleştirme, satın alma yöntemlerinin yanında, son
dönemde çıkarılan telif hakları, basın-yayın yasaları
yoluyla birçok derginin kaldıramayacağı para cezalarına
çarptırılarak bu yayınların kapanma noktasına
gelmelerinin amaçladığı görülmüştür. Bundan böyle büyük
paraların döndüğü yayın ağı dışında kalan edebiyat-sanat
yayınlarına yaşam hakkı bile tanınmak istenmemektedir.
Yıllardır edebiyatın “sahici”liğini ortadan kaldırmak ve
“naylon edebiyat” yaratmak konusunda her yola başvuran
kapitalizm, Anadolu topraklarındaki yurtsever ve
eşitlikçi-özgürlükçü edebiyat damarını da
etkisizleştirmek için acımasız saldırılarını
sürdürecektir. Gerçek anlamda bu toprakların
birikiminden beslenen ve evrensel düzeyde bu birikimi
yeniden üretip geliştirmek isteyen edebiyatçı için
günümüzün temel görevi, sömürü ve işgallerin baş
sorumluları olan ABD ve AB başta olmak üzere tüm
emperyalist yapılara karşı edebiyat cephesini
örgütlemektir. Edebiyatçılar, bunu yapabildiği oranda
işçi sınıfı ve emekçilerle buluşacak ve kendi beslenme
kanallarını güçlendirecektir. Böylece edebiyatçılar
arasında da giderek yaygınlaşan “kültürsüzleştirme”
politikalarına karşı, alanında birikimli ve aynı zamanda
sorunlara duyarlı, eylemliliği olan edebiyat insanın,
toplumsal uyanışın edebiyatla bütünleştiği dönemlerde
olduğu gibi gelecekte de toplumun kılcal damarlarına
kadar uzanmasının olanağı yaratılacaktır.
Edebiyatçıları böylesine önemli görevler beklerken, ne
yazık ki, bu sistemin çamurlaştırdığı edebiyat-sanat
ortamından kendilerince nemalanmaya çalışanların,
popüler olmaktan, bencilliklerini tatmin etmekten
ötesini düşünemeyenlerin böyle bir sorgulamaya
girmelerini, edebiyat ve sanatın gerçek işlevine uygun
bir dönüşümle politika üretmelerini beklemek boşunadır.
Tek tek bireyler düzeyindeki bu “gerçeklik” yanında,
bilim-kültür-sanat-edebiyat alanındaki örgütlenmelerin
de başarılı bir “sınav” verdiklerini söylemek mümkün
görünmüyor. Kuşkusuz bu örgütlenmelerdeki ilerici,
devrimci, sosyalist insanların çabalarıyla “savaş
karşıtlığı”, “insan hakları” gibi konularda duyarlı
açıklamalar, eylemler ve etkinlikler yapılmaktadır.
Ancak, bir bütün olarak emperyalist-kapitalist sistemin
bu alanlardaki saldırıları karşısında örgütlü tavır
ortaya konamamaktadır. Bu “tavırsızlık”ın gerekçesi
olarak da, bu alandaki örgütlerin üyelerinin özellikleri
gösterilmektedir. Oysaki insanları, dolayısıyla
örgütleri içinden çürüten bu saldırıların içeriğini,
amacını ve yöntemlerini deşifre etmek, en başta çağına,
insanlığa karşı kendini sorumlu hissetmesi gereken
edebiyatçıların görevidir.
İşte
bu noktada Edebiyatçılar Derneğimiz de, yayınları,
etkinlikleri, açıklama ve eylemleriyle yönetimlerin
yetenek, duyarlılık ve politik niteliklerine paralel
olarak düzeyi değişmekle birlikte, genel olarak ilerici
bir çizgi izlemiştir; ancak, festivaller, imza
günlerinde çok sınırlı sayıdaki katılımcıyla yapılan
etkinliklerin ötesinde bir açılım yapılamamıştır.
Dolayısıyla Dernek, 15 yıllık birikime dayanarak yeni
bir aşamaya sıçratılmak durumundadır. Bu amaçla
Edebiyatçılar Derneğimizin, şu ilke ve hedefler
doğrultusunda 13. Genel Kurul’a hazırlanmasını ve bu
Genel Kurul’dan başarıyla çıkmasını diliyoruz.
Edebiyat kaynaklarımızın kurutulması doğrultusunda
emperyalist – kapitalist sistemin yürüttüğü her türlü
kuşatma, yozlaştırma politikalarına karşı net bir duruş
sergilenmelidir. Bu duruşun en önemli göstergelerinden
biri de, uluslararası spekülatörlerin destekledikleri
vakıf, Açık Toplum Örgütü gibi kuruluşlara, AB fonlarına
vb. ne amaçla verildiği malum olan “yardım”lara cepheden
karşı olmaktır. Dolayısıyla Derneğin en önemli işlevi,
edebiyatçının özgünlüğünü ve özgürlüğünü engelleyen
koşulları değiştirme konusunda mücadele yürütmektir.
Dernek, üyelerinin önünü açan sempozyum, panel vb.
toplantılar; sanat-edebiyat günleri vb. etkinlikler
düzenlerken, yaratıcılık ve üretkenliklerini özgürce
sürdürmeleri konusunda olanakların yaratılması için çaba
göstermelidir. Böylece bütün bu çalışmalarla edebiyata,
okuyucu ve halk nezdinde yeni bir saygınlık ve
güvenilirlik kazandırılmalı, “star sistemi”ne kesinlikle
karşı çıkılmalıdır. Bu çerçevede özellikle
Temsilcilikler çoğaltılarak, daha etkin ilişkiler ve
faaliyetler yürütülmelidir.
Metropoller dışında ülkenin her yöresindeki duyarlı
edebiyatçılar, dergi ve çevreler harekete geçirilerek
tüm etkinlikleri toplumsal bir aydınlanmanın parçası
haline getirilmelidir. Dernek, Anadolu’daki üyelerinin
etkinliklerini tüzel kişiliğinin yaratacağı saygınlıkla
ortaklaştırmalı, böylece hem kendi saygınlık ve
yaygınlığını güçlendirmeli, hem de üyelerine güven ve
moral vermelidir.
Dernek
üyesi olan yüzlerce edebiyat öğretmeninin örgütlü
çalışmalarıyla okullarda söyleşi, imza günü, dinleti vb
etkinliklere ağırlık verilmelidir. Böylece genç kuşak
edebiyatçıların yetişmesinin de önü açılmalıdır.
Derneğin uluslararası ilişkilerini örgütsel
bağımsızlığına özen göstererek, kamuoyuyla üyenin
denetimine, katkısına açık, nitelikli ve güçlü hale
getirmek amaçlanmalıdır. Uzmanlık gerektiren konular
başta olmak üzere önemli konularda bir Danışma Kurulu
oluşturularak hatasız uygulamaların olanağı
sağlanmalıdır. Böylece, telif hakları başta olmak üzere,
üyelerinin hukuki, yasal sorunlarının çözümünde daha
aktif ve pratik olma koşulları yaratılmalıdır.
Dernek
lokalini işlevsel hale getirmek üzere “Yaratıcı Yazarlık
Programları”, “Edebiyat Matineleri”, “Kitap
Tanıtımları”, “Ülke ve Edebiyat Söyleşileri” düzenli
olarak ve geniş üye katılımıyla gerçekleştirilmelidir.
Dernek
üyesi dergi yöneticileriyle günlük gazetelerdeki üye ve
dostların duyarlılığını harekete geçirip düzenli basın
bültenleri yayınlayarak, kamuoyu yaratmaya dönük
Derneğin açıklamaları güncelleştirilmelidir.
Dernek
bünyesinde ihtiyaca göre ve üye önerileri-katılımlarıyla
kol-komisyon çalışmaları planlanarak, örgütlü üretim
ortamı oluşturulmalıdır. Böylece Dernek bünyesindeki
çalışmalarda bireysel çıkışlar ya da çalışmalar yerine,
başlıklar etrafında ve ekip çalışması yapılması
sağlanmalıdır. Böylece kariyerist eğilimler
törpülenerek, birlikte çalışma istenci öne
çıkarılmalıdır.
Mali
kaynakların genişletilmesi ve yaratılan kaynakların da
verimli kullanılması konusunda deneyimli üyelerin görüş
ve önerilerine başvurulmalıdır.
Diğer
bilim, kültür, sanat ve edebiyat örgütleriyle “alan
bağlantılı” ilişki ve ortak etkinlikleri
yoğunlaştırmalı, tartışma gündemleri belirlenmeli ve
kamuoyunun aydınlanması için başta Derneğin haber
bülteni olmak üzere, basın-yayın olanakları verimli ve
hızlı kullanılmalıdır. Bu çerçevede “Bülten” aylık
haberleşme organı olarak düzenli çıkarılmalı, burada
yayınlanacak metinlerin kapsayıcı, vurucu ve üyeyi
harekete geçirici nitelikte olmasına özen
gösterilmelidir. “Bülten”in düzenli çıkması için,
gerekiyorsa üyelerin posta masraflarına katılımı
sağlanmalıdır.
Eğitim
ve kültür-sanat alanındaki sendikalar başta olmak üzere
işçi ve kamu emekçileri sendikalarıyla diyaloğa geçerek
(Genel-İş’le olduğu gibi) işçi sınıfı kültürünü ve
edebiyatını zenginleştirecek çalışmalar
yoğunlaştırılmalıdır.
Edebiyatçılar, edebiyat dergileri ve örgütleri
arasındaki kör dövüşü ve köşe kapmaca anlayışıyla
yürütülen yıpratma politikalarına karşı uyarıcı rol
üstlenilmelidir.
Dünya
Barış Günü, 5 Ekim Öğretmenler Günü, 8 Mart Emekçi
Kadınlar Günü, 1 Mayıs İşçi Bayramı gibi edebiyatı
doğrudan ve dolaylı ilgilendiren önemli günlerde
Derneğin etkin olması için çaba gösterilmelidir.
Komşu
ülke Irak’taki emperyalist işgale karşı durmanın bir
gereği olarak, yurtsever Arap edebiyatçıları ve onların
örgütleriyle ilişkiler yoğunlaştırılmalı, ortak çalışma
ve üretimler hızlı ve doğru biçimde bölge haklarına mal
edilmelidir. Edebiyatçılar Derneğimiz, bu onurlu ve
yurtsever mücadelenin sanat cephesinin örülmesinde aktif
rol oynamalıdır.
“Komşu
edebiyatlar”a gereken özeni gösterirken, Dünya
edebiyatıyla ilişkileri daha zenginleştirmenin koşulları
zorlanmalıdır. Bu amaçla, başka ülkelerin edebiyat
örgütleriyle bu temelde ilişkiler kurulmalıdır.
Edebiyatçılar Derneği 13. genel kuruluna sunulan
çağrı: Selim Esen, Sultan Su Esen, Ahmet Özer,
Attila Aşut, Aydın Çubukçu, Müslüm Kabadayı
|