|
AYIYLA YATAĞA GİRMEK…
Mevlüt Uluğtekin Yılmaz
İnsan gerçekten unutuyor. Sözgelimi 50’li yılların
olaylarını ben zar-zor anımsıyorum. Belleğimizin
kesinlikle yenilenmesi gerekiyor. Pekiyi bu nasıl
olacak? Almanakları, yıllıkları mı tarayacağız? Böylesi,
olaylar curcunasında dolaşmak demek. Üstelik bu yöntemle
öğrenme kalıcı da değil. Oysa kişi, edebiyatın güzelliği
içinde bilgiye ulaştığı zaman o bilgi daha kalıcı
olabiliyor. İşte burada anı kitapları öne çıkıyor. Ama
hangi anılar? Yazın ustalarımızdan Ahmet Say, anı
kitapları “(…) toplumsal olayları hatırlatarak okurun
bir takım yaşanmış gerçeklerden ders çıkarmasına yol
açmak amacıyla yazılır” derken, bir gerçeği
belirtiyor. Say’ın bu sözleri, Selim Esen’in anılarını
topladığı “Açık Çekmece”adlı eserinin “Ön söz”ünde
yazılı.
Değerli dostum, gazeteci-yazar Selim Esen’in “Açık
Çekmece”si ülkemizle ilgili olaylar yumağınıbizlere açan
anılarla dolu. Bu kitabı okurken unuttuğum pek çok olay
belleğimin kuytularından birer birer fırlayıverdi. Eser,
1940’lı yıllardan günümüze kadar Türkiye’nin yaşadığı;
öznesi toplum, siyaset, sanat, hatta spor olan pek çok
olayı gözler önüne seriyor. Anlatım harika! Selim Esen,
yılların deneyimiyle ilginçlikler sergiliyor.
Ailesinden, çocukluk döneminden söz ederken bile o
günlerin Türkiye ve dünyasını bize sunuyor. Doğrusu;
2.Dünya Savaşı’nın Ankara’sını, en sıcak ve en gerçekçi
biçimde bu kitaptan öğrendim. Yazının başlığı
haklıolarak aklınıza takılmıştır. Değerli yazar, Kore
olaylarından söz ederken “Johnson Mektubu”nu da dile
getiriyor. Mektup olayı şudur: Kıbrıs’ta Türkler
katledilirken, Türkiye, Kıbrıs’a çıkarma yapmak ister.
Ama ABD Başkanı Lyndon B.Johnson çıkarmayı önlemek için
5 Haziran 1964’de Başbakan İsmet İnönü’ye “Kıbrıs’a
çıktığınızda Rusya saldırırsa NATO sizi savunmaz” özlü
bir mektup gönderir… Mektup 1966 yılında açıklanınca
rahmetli İnönü’nün “Büyük devletlerle ilişki kurmak,
ayıyla yatağa girmek demektir. Ayı sizi severken bile
tırmalar” dediği söylenir. İşte Selim Esen, ABD’nin bizi
kimi zaman nasıl ‘tırmaladığını’, kimi zaman nasıl
tehdit ettiğini anlatırken, adeta şöyle soruyor:
“Biz Türkler senin gönderdiğin Athenegoras’ı bir günde
Türk yurttaşı yapıp, Patrikhanenin başına getirmedik mi?
Biz Türkler -sizi savunmaz dediğin- NATO için 721
evladımızı Kore’de toprağa vermedik mi? Ve biz Türkler
senin ‘YeşilKuşak’ projene balıklama dalıp, dini siyaset
tezgâhına bir daha çıkmamacasına sokmadık mı?”
Selim Esen daha pek çok olaydan söz ediyor: Demokrat
Parti’nin İnönü’yü tarih kitaplarından silmesi, bir
iktidar oyunu sonucu Türkiye’nin utancı olan
İstanbul’daki 6-7 Eylül rezaleti, İzmir Gemisi’nin
batışı, 1960’da 19 Mayıs gösterilerinin iktidarca iptal
edilmesi, edebiyat dergileri, Ankara’nın kültür iklimi,
Bentderesi, Türkiye’ye pop müziğin girişi ve daha pek
çok olay ve konu yazarın akıcı anlatımıyla sunuluyor.
Ama beni en çok etkileyen, Yön Hareketi ve değeri
yeterince anlaşılamayan Doğan Avcıoğlu hakkındaki
saptamaların fikir derinliğidir. Yine Fransız Siyaset
Bilimcisi Maurice Duverger’in 27 Mayıs hareketini
değerlendirdiği sözler… Bunlar her aydının edinmesi
gereken bilgilerdir.
Sevgili Selim Esen’i alkışlıyorum.
Yazar, kitabını şu sözlerle bitiriyor: “Gelecekten
korkuyorum. Sevdiklerimin geleceğinden, kendi
geleceğimden, dostlarımın geleceğinden, ülkemizin
geleceğinden korkuyorum…”
Evet… Bu korku boşuna değil!
Kitap, Evrensel Basım Yayın ürünü. Esere, 212 255 2546
numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.
Haftaya buluşmak dileğiyle…
Yeni Çağ Gazetesi, 13 Ocak 2011
|