|
PANDORANIN KUTUSU / ESEN’İN “AÇIK ÇEKMECE”Sİ
Halit
Payza
Okudukça canlılığı artan, insanı saran bir kitap
yayımlandı yenilerde: Selim
Esen’in yazdığı “Açık Çekmece”.
Ankaralı bir gazetecinin, deneyimli bir
televizyoncunun, 1950’lerden 1960’ların ilk yarısına
kadar başkenti anlattığı anılar kitabı…
Selim Esen 1943 Ankara doğumlu. Çocukluğundan bugüne,
Talip Apaydın’ın kitabına adını verdiği gibi, “Kökten
Ankaralı”. Hukukçu bir ailenin üç çocuğundan ortancası.
Annesi Türkân Esen, Yunanistan’daki Selanik kentinin
Karaferye köyünden mübadil bir ailenin kızı olarak
Ankara’da Hukuk Fakültesi’ni bitirmiş. Baba Bülent Nuri
Esen ise İzmir’li; İstanbul Hukuk Fakültesi’nden sonra
akademik çalışmalarını sürdürüp Ankara Hukuk
Fakültesi’nde görev yapan ilerici bir Anayasa hukuku
profesörü olarak ün kazanmış.
Ahmet Say, “Kitap Üstüne Birkaç Söz” başlıklı önsözünde
kitap için “alışılmışın ötesinde bir anı kitabı”
nitelemesinde bulunuyor. Bu görüşe katılıyorum. Selim
Esen’in “Açık Çekmece”si için, Ankara’nın yakın tarihi
üzerine yazılmış bir “anılar kitabı”nın ötesinde,
“siyasal/toplumsal olaylarla örülmüş bir kitap” tanımını
da ileri sürebiliriz.
“Açık Çekmece”, İkinci Dünya Savaşı yıllarıyla başlıyor
ve okurları hem yurtiçinden hem yurtdışından siyasal
olgularla yüzleştiriyor: Kenan Öner–Hasan Âli Yücel
davasını; Hüseyin Üzmez’in gazeteci Ahmet Emin Yalman’ı
silahla öldürmeye kalkışmasını; Nâzım’ın da konuşmacı
olarak sesini duyurduğu Bizim Radyo’lu yılları;
Birleşmiş Milletler’in 25 Haziran 1950’de Kore’ye
müdahale kararı almasını; Demokrat Parti iktidarının
NATO’ya girme sevdası yüzünden bu savaşa katılarak
Mehmetçiği ölüme sürüklemesini; 1951 Türkiye Komünist
Partisi tevkifatını; Fener Rum Patrikhanesi’nin ABD
tarafından atanan Amerikan vatandaşı Papaz
Athenegoras’ın nasıl Türk vatandaşı gibi gösterildiğini
vb. kimimiz öğreniyor, kimimiz de anımsıyoruz. Hatta
Başbakan Adnan Menderes’in kiliseye gidip bu papazın
elini öptüğünü de okuyoruz kitapta.
İz bırakan birkaç olayı daha sayayım: Mustafa Kemal’in
naaşının Anıtkabir’e taşınmasını; 6-7 Eylül olaylarını;
İran Şahı Rıza Pehlevî’nin, yeşil gözlü, siyah saçlı,
beyaz tenli, güzel ama mutsuz eşi Süreyya’nın, Türk
kadınları arasında yaşatılan hüzünlü yaşam öyküsünü;
kerameti kendinden menkul Demokrat Parti’nin 27 Mayıs
1960 Devrimi’yle noktalanan serüvenini; Doğan Avcıoğlu
önderliğinde bir grup sosyalist aydının giriştiği Yön
dergisi hareketi’ni; Türkiye’nin ilk banka soyguncusu
olan ve “Türk Robin Hood”u ya da “Al Capon’un İstanbul
Şubesi” diye bilinen Necdet Elmas’ın yaşadığı hem
polisiye hem de insanî durumları; “Devrim” marka ilk
Türk otomobiline benzin konmayışı nedeniyle arabanın
birkaç yüz metre sonra yolda kalmasından ötürü yaşanan
“yerli otomobil” hüsranını; eğitim sistemini içeriden
çökertmeyi amaçlayan Barış Gönülüleri’ni ve daha birçok
ilginç olayı, kişisel anılarından yola çıkarak
anımsatıyor Selim Esen.
“Açık Çekmece”de ele alınan olaylar dizisi nasıl
saymakla bitmiyorsa, ben de konu başlıklarını gözden
geçirmeye doyamıyorum: Çizgi roman kitaplarından
Ankara’da yayımlanmış ilk yazın dergilerine ve derken
Casus Çiçero’ya; ilk Tarzan’ı oynayan John
Weismüller’den, Rüzgâr Gibi Geçti’nin Clark Gable’ına;
Cahide Sonku’dan, Ayhan Işık, Belgin Doruk’a kadar ünlü
sinema sanatçılarının serüvenine; popüler müzik
parçalarına söz yazarlığı da yapan sunucu Fecri
Ebcioğlu’ndan, şarkıcı Erol Büyükburç’a kadar bir
dönemin popüler müziğinin öyküsüne; “İngiliz Kemal”
olarak bilinen Ahmet Esat Bey’den ve Sherlock Holmes’e ,
“Her Yerde Kar Var” şarkısıyla tanınan İzmir kökenli şen
şarkıcı Dario Moreno’ya; Gençlik Parkı’ndaki gazinolarda
sahneye çıkan dansöz Nana’dan, Leyla Sayar’a kadar
birçok renkli ve ilginç insanlara; aslında Ankara’nın
kabadayıları olmasına karşın, “Esenpark’ kabadayıları”
diye bilinen ünlü bıçkınların serüvenlerine kadar ne
ararsanız var bu Ankara kitabında!
İlginç bir nokta daha: Selim Esen, kitabını altmışlı
yıllar dolayında bitiriyor. En başa koyduğu “Sunu”
yazısında, “Ankara için hâlâ söylenecek söz, çekilecek
fotoğraf, yapılacak resimler” olduğunu belirtiyor. Bizse
“Açık Çekmece”nin aralığından gördüklerimizle
yetiniyoruz. Şu da var ki, kitabın altmışlı yıllarda
bitmesi, çekmecenin hâlâ kapanmadığını, günümüze uzanan
dönemin yazılması için aralık kaldığını gösteriyor.
Ankara’yla ilgili, çeşitli yönleriyle Ankara’yı
anlatacak daha çok şey olduğunu sezinliyor, 1960’lı
yıllardan günümüze uzanan zaman dilimini de okumak
isteğini saklamıyorsunuz kendinizden.
Bilindiği gibi İstanbul, Bizans’ın, sonra Osmanlı
payitahtının, sonra da sermaye çevrelerinin başkentidir;
Ankara ise cumhuriyetin... (Ankaralı aydınlara
sorarsanız şimdi biraz da Melih Gökçek’in!)
Alın size bir öneri: “İstanbulum Kitap Dizisi” gibi,
neden bir de “Ankaram Kitap Dizisi” hazırlanmasın?
Bakalım Pandora’nın Kutusu benzeri, Selim Esen’in “Açık
Çekmece”sinden ayrıca ne gibi ilginç olay ve kişiler
çıkacak?
Evrensel Dergisi, Nisan 2011.
Selim Esen, “Açık Çekmece”, Evrensel Basım
Yayın, İstanbul, 2010
|