Selim Esen-Can Okanar,
Bahreyn-0cak 1993

 
   
 

PANDORANIN KUTUSU / ESEN’İN “AÇIK ÇEKMECE”Sİ

Halit Payza[1]

 

 

Okudukça canlılığı artan, insanı saran bir kitap yayımlandı yenilerde: Selim

Esen’in yazdığı “Açık Çekmece”
[2]. Ankaralı bir gazetecinin, deneyimli bir

televizyoncunun, 1950’lerden 1960’ların ilk yarısına kadar başkenti anlattığı anılar kitabı…

Selim Esen 1943 Ankara doğumlu. Çocukluğundan bugüne, Talip Apaydın’ın kitabına adını verdiği gibi, “Kökten Ankaralı”. Hukukçu bir ailenin üç çocuğundan ortancası. Annesi Türkân Esen, Yunanistan’daki Selanik kentinin Karaferye köyünden mübadil bir ailenin kızı olarak Ankara’da Hukuk Fakültesi’ni bitirmiş. Baba Bülent Nuri Esen ise İzmir’li; İstanbul Hukuk Fakültesi’nden sonra akademik çalışmalarını sürdürüp Ankara Hukuk Fakültesi’nde görev yapan ilerici bir Anayasa hukuku profesörü olarak ün kazanmış.

Ahmet Say, “Kitap Üstüne Birkaç Söz” başlıklı önsözünde kitap için “alışılmışın ötesinde bir anı kitabı” nitelemesinde bulunuyor. Bu görüşe katılıyorum. Selim Esen’in “Açık Çekmece”si için, Ankara’nın yakın tarihi üzerine yazılmış bir “anılar kitabı”nın ötesinde, “siyasal/toplumsal olaylarla örülmüş bir kitap” tanımını da ileri sürebiliriz.

“Açık Çekmece”, İkinci Dünya Savaşı yıllarıyla başlıyor ve okurları hem yurtiçinden hem  yurtdışından siyasal olgularla yüzleştiriyor: Kenan Öner–Hasan Âli Yücel davasını; Hüseyin Üzmez’in gazeteci Ahmet Emin Yalman’ı silahla öldürmeye kalkışmasını; Nâzım’ın da konuşmacı olarak sesini duyurduğu Bizim Radyo’lu yılları; Birleşmiş Milletler’in 25 Haziran 1950’de Kore’ye müdahale kararı almasını; Demokrat Parti iktidarının NATO’ya girme sevdası yüzünden bu savaşa katılarak Mehmetçiği ölüme sürüklemesini; 1951 Türkiye Komünist Partisi tevkifatını; Fener Rum Patrikhanesi’nin ABD tarafından atanan Amerikan vatandaşı Papaz Athenegoras’ın nasıl Türk vatandaşı gibi gösterildiğini vb. kimimiz öğreniyor, kimimiz de anımsıyoruz. Hatta Başbakan Adnan Menderes’in kiliseye gidip bu papazın elini öptüğünü de okuyoruz kitapta.

İz bırakan birkaç olayı daha sayayım: Mustafa Kemal’in naaşının Anıtkabir’e taşınmasını; 6-7 Eylül olaylarını; İran Şahı Rıza Pehlevî’nin, yeşil gözlü, siyah saçlı, beyaz tenli, güzel ama mutsuz eşi Süreyya’nın, Türk kadınları arasında yaşatılan hüzünlü yaşam öyküsünü; kerameti kendinden menkul Demokrat Parti’nin 27 Mayıs 1960 Devrimi’yle noktalanan serüvenini; Doğan Avcıoğlu önderliğinde bir grup sosyalist aydının giriştiği Yön dergisi hareketi’ni; Türkiye’nin ilk banka soyguncusu olan ve “Türk Robin Hood”u ya da “Al Capon’un İstanbul Şubesi” diye bilinen Necdet Elmas’ın yaşadığı hem polisiye hem de insanî durumları; “Devrim” marka ilk Türk otomobiline benzin konmayışı nedeniyle arabanın birkaç yüz metre sonra yolda kalmasından ötürü yaşanan “yerli otomobil” hüsranını; eğitim sistemini içeriden çökertmeyi amaçlayan Barış Gönülüleri’ni ve daha birçok ilginç olayı, kişisel anılarından yola çıkarak anımsatıyor Selim Esen.

“Açık Çekmece”de ele alınan olaylar dizisi nasıl saymakla bitmiyorsa, ben de konu başlıklarını gözden geçirmeye doyamıyorum: Çizgi roman kitaplarından Ankara’da yayımlanmış ilk yazın dergilerine ve derken Casus Çiçero’ya; ilk Tarzan’ı oynayan John Weismüller’den, Rüzgâr Gibi Geçti’nin Clark Gable’ına; Cahide Sonku’dan, Ayhan Işık, Belgin Doruk’a kadar ünlü sinema sanatçılarının serüvenine; popüler müzik parçalarına söz yazarlığı da yapan sunucu Fecri Ebcioğlu’ndan, şarkıcı Erol Büyükburç’a kadar bir dönemin popüler müziğinin öyküsüne; “İngiliz Kemal” olarak bilinen Ahmet Esat Bey’den ve Sherlock Holmes’e , “Her Yerde Kar Var” şarkısıyla tanınan İzmir kökenli şen şarkıcı Dario Moreno’ya; Gençlik Parkı’ndaki gazinolarda sahneye çıkan dansöz Nana’dan, Leyla Sayar’a kadar birçok renkli ve ilginç insanlara; aslında Ankara’nın kabadayıları olmasına karşın, “Esenpark’ kabadayıları” diye bilinen ünlü bıçkınların serüvenlerine kadar ne ararsanız var bu Ankara kitabında!

İlginç bir nokta daha: Selim Esen, kitabını altmışlı yıllar dolayında bitiriyor. En başa koyduğu “Sunu” yazısında, “Ankara için hâlâ söylenecek söz, çekilecek fotoğraf, yapılacak resimler” olduğunu belirtiyor. Bizse “Açık Çekmece”nin aralığından gördüklerimizle yetiniyoruz. Şu da var ki, kitabın altmışlı yıllarda bitmesi, çekmecenin hâlâ kapanmadığını, günümüze uzanan dönemin yazılması için aralık kaldığını gösteriyor. Ankara’yla ilgili, çeşitli yönleriyle Ankara’yı anlatacak daha çok şey olduğunu sezinliyor, 1960’lı yıllardan günümüze uzanan zaman dilimini de okumak isteğini saklamıyorsunuz kendinizden.

Bilindiği gibi İstanbul, Bizans’ın, sonra Osmanlı payitahtının, sonra da sermaye çevrelerinin başkentidir; Ankara ise cumhuriyetin... (Ankaralı aydınlara sorarsanız şimdi biraz da Melih Gökçek’in!)

Alın size bir öneri: “İstanbulum Kitap Dizisi” gibi, neden bir de “Ankaram Kitap Dizisi” hazırlanmasın?

Bakalım Pandora’nın Kutusu benzeri, Selim Esen’in “Açık Çekmece”sinden ayrıca ne gibi ilginç olay ve kişiler çıkacak?


 

[1] Evrensel Dergisi, Nisan 2011.

[2] Selim Esen, “Açık Çekmece”, Evrensel Basım Yayın, İstanbul, 2010