|
HAKKINDA YAZILANLAR
Tek yürekte iki kalem...
Zor günler yaşıyoruz. Emperyalizmin rahatı için bize
‘cambaza bak’ diyorlar; dikkatimizle, aklımızla alay
ediyorlar. Hile seziliyor; ama oyun bir türlü
bozulmuyor; çözülme tetikleniyor. Ülkem adına içim
yanıyor... Bunalıyorum! Edebiyatın kanatları altına
sığınıyorum.
İki gündür Sultan Su Esen’in insan sevgisiyle donanmış
öykülerinde biraz soluk aldım; tıpkı, Michael de
Montaigne http://tr.wikipedia.org/wiki/Michel_de_Montaigne’nin
katliamın, iç savaşın olduğu yıl, kendisini -dili
‘insanca’ olan- “Denemeler”i yazmaya vermesi
gibi...
İyi ki okumuşum Sultan Su Esen’in “KejeMaria” adlı
eserini. Çok şey öğrendim. Kitap, ilginç ’insan
halleri’nden söz etmesi yanında çok farklı bir öykü
yöntemini de sunuyor. Tiyatroda ‘seyircinin’ oyuna
katılması yöntemine benzer biçimde, Sultan Su Esen de, -
‘haydi öykünün sonunu sen tamamla’ der gibi- okuyucuya
görev veriyor. Bu yöntem, okuyucunun aklını doludizgin
koşturmak adına gerçekten çok yararlı. Nitekim yayıncı
Aydın Şimşek arka kapak yazısında “KejeMaria, uzun
soluklu alt ve üst anlamları okuru çalışmaya davet eden
metinlerden oluşuyor” diyor. Doğrusu; öğretmen kökenli
bir yazarda böylesi bir yaratıcılığın varlığı hiç de
sürpriz değil...
Öykülerin konuları mı? Hepsi harika! Kitaba adını veren
“KejeMaria” öyküsü, Maria adlı Romen kızının bir
Güneydoğu kasabasında; çürümüş, işlevini yitirmiş sözde
gelenekler içinde nasıl bunaldığını anlatıyor. “Fis
Kayası”da öyle. “İL ve İS” adlı öyküdeki “Ertuğrul Amca”
bölümü, yaşam içinde gittikçe törpülenen ve en insanca
olan ‘duygusallık’ özelliğimizi bize anımsatıyor.
Doğrudur; tüm bu öyküler, kurgusuyla, konusuyla Sultan
Su Esen’e özgü ilginçlikler taşıyor. Ama bu eserde az
rastlanan bir özellik daha var; o da, kültür tarihimize
not düşüyor olmasıdır. Yazar, halkın ‘konuşma’
biçimlerini, olduğu gibi veriyor; tıpkı Hüseyin Rahmi
Gürpınar’ın “Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç” adlı
eserinde olduğu gibi. Diğer yandan ‘fantastik’ öykülerin
varlığı, esere tartışmasız bir farklılık kazandırıyor.
Sultan Su Esen’i kutluyorum. Bu ilginç eseri Kanguru
Yayınları bize sunmuş. Kitaba 312 419 77 42 numaralı
telefondan ulaşabilirsiniz.
Yazımızın başlığı Tek yürekte iki kalem... Neden? Çünkü
Sultan Su Esen’in eşi Selim Esen de seçkin bir yazar!
Bir başka deyişle, tek yürek, bir dünyaları var; ama iki
ayrı kalem. Ayrı; çünkü Selim Esen daha farklı bir yolda
koşuyor. O bir yayıncı. O bir gazeteci... Yeri gelmişken
Selim Esen’den kısaca söz etmeliyim:
Cumhuriyetimize gönülden bağlı; toplumcu bir aydın. O,
TRT’nin en başarılı yapımcılarından birisi. Sözgelimi
1971 yılında “Sağda ve solda vuruşanlar” adlı netameli
konuyu başarıyla ekrana getiren bir yetenek. (Metin
Toker ölmeden kısa bir süre önce Milliyet’te Selim
Esen’den övgüyle söz etmişti.) O bir Kıbrıs Gâzisi.
Türkiye Gâziler Vakfı’nın kurucu üyesi ve bir dönem
Genel Başkanı. “Kuşadası Öykü ve Şiir Günleri”ni
başlatanlardan... Dahası; nerede bir ‘unutulmuş’ varsa,
onu öne çıkaranlardan! Bir örnek: 1977-1982 yıllarında
yayımlanan “Türkiye Yazıları”nda, toplumcu
edebiyatçıların kendi kalemlerinden yaşam öyküleri
yayımlanmıştı. İşte Selim Esen o yazıları, “Kendileri”
adıyla bir kitapta topladı. Harika bir eser. Tüm
edebiyatçılar için önemli bir kaynak olan bu kitaba, 212
361 09 04 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.
Bu iki değerli aydınımıza sağlıklar, başarılar
diliyorum.
Haftaya buluşmak dileğiyle, esen kalın. |