YILDIZ GÜNCESİ
Cengiz Gündoğdu
2 Ocak Pazartesi
Açık Çekmece,
Selim Esen’in anıları. Bu anıların özelliği şu:
Türkiye’nin geçirdiği uğrakları bilenler için anımsama,
bilmeyenler için öğrenme.
Önce Yücel davası için şöyle diyor Selim Esen, “… Cevat
Baykurt ve Zekeriya Sertel’le birlikte İnsan Hakları
Derneği’nin kurucuları arasında yer alan Çakmak, o zaman
komünistlikle suçlanmıştı. Bunun üzerine, ‘Ben onların
komünist olduklarını bilmiyordum’ açıklamasını yaparak
istifa etmişti. İnsan Hakları Derneği de onun
açıklamasını izleyen ertesi sabah kapatılmıştı. (…)
Çakmak mecliste komünizm ve komünistler üzerine yaptığı
konuşmalarla dikkat çekiyordu. Bir gün kürsüde, eski
Milli Eğitim Bakanı’nı komünistlikle suçlayınca olanlar
olur.”
Hasan Ali Yücel, “Bakan dediğiniz ben miyim?”
diye sorar. Fevzi Çakmak yanıt vermez. Demokrat Parti
İstanbul İl Başkanı Kenan Öner, “Evet, Maarif Nazırı
sizsiniz” der.
Böylece o ünlü dava başlar.
Nazım Hikmet’in yurt dışına çıkışı… Selim Esen’in babası
buna pek üzülür. “Türk Edebiyatının en güçlü şairi
olduğuna inanıyordu” Selim Esen’in babası… Bu baba,
aydın bir kişilik olan Prof.Dr. Bülent Nuri Esen’dir.
Yıllar sonra yine babası gibi aydın bir kişilik olan
Selim Esen’in anılarını okuyorum.
Kore savaşını da anlatıyor Selim Esen, “Türk milleti
uyutulmuştu… Hem emperyalist Amerika ve yandaşları
tarafından hem de onların dümen suyunda giden iktidar
tarafından.”
Selim Esen 1943’te doğmuş… Anılar çocukluk yıllarından
başlıyor. 1960’larda bitiyor.
Savaş çocuğu Selim Esen. O yıllarda Ankara’da korku var,
açlık var. “Yokluk vardı, çocuklara oyuncak alabilmek
lüksün de üzerindeydi.”
Bu pek etkiledi beni. Oyuncağın çocuk için ne kadar
önemli olduğu bilinir.
Ne kadar anlamlı anılarda oyuncaktan söz etmek. O yıllar
benim de çocukluk yıllarımdı. Oyuncak sorunu bende de
vardı.
Kürt sorununu bugüne getiren olaylardan biri de 1
Haziran 1960’da yaşandı. Siyasal iktidarlar Kürt
sorununu hep silahla, baskıyla çözmek istedi.
Selim Esen anılarında şöyle diyor, “… 1 Haziran 1960
günü bölgelerinde etkili olan toprak ağalarından, aşiret
reislerinden, şeyhlerden ve Kürt milliyetçisi olduğundan
kuşkulanılan 485 kişi tutuklandı.”
Bunlar daha sonra Sivas’taki kampa getirildi.
Kürtlerin Türk olduklarına inanılıyordu. Bunları Kürt
yapan bu ağalardı.
Selim Esen, anıları için şöyle diyor, “Bir gün güzel
şeyler anlatmak isterdim. Kendimi, dağın tepesinde tek
başına kalmış çam ağacı gibi hissetsem de güzel şeyler
anlatmak isterdim. Ama…”
İç dünyama saplanan bıçak gibi geldi bu sözler bana.
Selim Esen 1943 doğumluların özlemini dillendirmiş.
Savaşta doğduk. Tereyağsız, yumurtasız büyüdük. Soğuk
savaşla serseme döndürüldük. Kibrit kutularında orak
çekiç aranan bir dönemdi.
Askerin, polisin gözetiminde yaşadık… İdamlar,
işkenceler, sürgünler gördük…
Bu kuşağın çoğu, bilinci kumpaslı yaşadı gitti. Çok az
kişi derin yaralarla da olsa kumpastan kurtarabildi
kendini. Selim Esen böylesi, kumpastan kurtulan bir
aydın. Tertemiz
bir dille bizi anlatıyor.
Umut
verdi Açık Çekmece bana. Çeşitli yöntemlerle
beyin yıkama işlemine karşın, bilinci pırıl pırıl
kalabiliyor insanın. Selim Esen’de bunu gördüm.
Okuyun Açık Çekmece’yi. (Evrensel Basım Yayın,
İstanbul 2010) Türkiye’nin geçirdiği uğrakları
göreceksiniz.
|