İLK
HEDEF’in İLK SÖZÜ
“Önsöz” geleneğini kitap yazarlarına bırakmak
istediğimizden bugüne kadar “İlk Söz” sözcüğünü
benimsedik. ”İlk söz”ümüz her sayımızda bıkmadan
usanmadan yinelediğimiz gibi yine vatanımızın bölünmez
bütünlüğünü sağlamak, birlik ve beraberliğimizi
korumaktır.
Geçtiğimiz ayı değerlendirdiğimizde
dışarda bilinen kaos devam ediyor. Ortadoğu olayları
tırmanışta, PKK siyasallaşma sürecinde, Avrupa Birliğine
üyelik sürekli dinlenen aynı şarkı örneği. İçeride de
farklı bir gelişme yok diyebiliriz. Hortumcu, soyguncu,
vurguncu aynı, değişen bir şey yok. Sayıları azalır mı
diye düşünürken artıyor. Antalya’da ortaya çıkan 21
daireli, bir apartmanlı “yeşil kart” lı Fatma Özalp 87)
ve Hüseyin Özalp (81) çifti son örnek. Birisi kalp
diğeri göz ameliyatı olmuşlar parayı devlete
ödettirmişler.
Cumhurbaşkanının 20 bin dolarlık yatak
odası takımı ile 20 milyarlık jakuzi takımı tartışmasına
şimdi köşkün onarımı için harcanan 1 tirilyon lira
eklendi. Evren döneminde satın alınan İstanbul’daki
Huber Köşkü, Özal’ın Okluk koyunda yaptırdığı yazlık,
Huber’i “Cumhurbaşkanlığı Tarabya Kampusu” na dönüştüren
Demirel unutuldu.
Geçtiğimiz ay petrol ürünleri iki kez
zamlandı. İhracat hedeflerimiz yetersiz. Büyüme yerine
küçülüyoruz. Tüketim en alt sınırında, enflasyon tek
haneli rakamlara bir türlü inmiyor.
Satılığa çıkarılan 360 otel turizmden bu
yıl beklentilerimize şal örtüyor. Kredi kartı borçlarını
ödemedikleri ya da geç ödedikleri için bankalar
tarafından kara listeye alınanların sayısı Şubat ayı
sonunda 825 bine ulaştı. Bu tablo karşınsında ekonominin
kaptanı Kemal Derviş, “hata yapmazsak enflasyonu yenme
fırsatını yakaldık” diyebiliyor. Geri dönüp bakıyoruz,
yedi kuşağı borçlandırmışız. Soruyoruz: Borç, borçla
ödenirse bu nasıl ekonomidir?
Pozitif enerjinin pozitif yaşama dönüşmesinin ipuçlarını
veren Uri Geler, bir dokunuşta yeşerttiği kırmızı turp
tohumları gibi ülkemizde ahlakı, dürüstlüğü, temizliği,
şeffaflığı yeşertebilir mi acaba?
Kapatılan ve değişik isimlerle yine
karşımıza dikilen o hep aynı siyasi partiler ve
destekçilerinin kafaları değişmiyor. Din sömürüsünde
yine önde gidiyorlar.
Türban sömürüsü, bunlara destek veren
dinci radyo-tv. kanalları ve gazetelerde hergün
gündemde. Türbanı din tüccarlığı’nın üniforması olarak
kullananalar küçücük imam hatip öğrencilerinin sırtından
siyaset yapıyorlar.
Cumhurbaşkanı uyarıyor: “Devlete ve
rejime yönelen ve cumhuriyetin çağdaş kazanımlarını
kaldırmayı amaçlayan irtica akımları, tehdit ve eylem
yeteneğiyle kaygı verici boyutlara ulaşmıştır.”
Demek ki, İrtica gündemimizdeki yerini
kuvvetlenerek koruyor. Öyleyse sayfalarımızı çevirelim.
|