27.01.1993, Kabe

 
   
 

Satır Başlarıyla... KIBRIS[1]

(15 Temmuz- 15 Ağustos 1974)

                15 Temmuz 1974 günü sabahı Kıbrıs’ta, Yunanistan’a bağlı subayların yönetimindeki Ulusal Muhafız Gücü Kuvvetleri, bir hükümet darbesi yaparak Ada’da yönetime el koydu.

                İşgal ettikleri Lefkoşe Rum radyosundan Cumhurbaşkanı Makarios’un öldürüldüğünü ilan eden darbeciler Kıbrıs’ta bir “Ulusal Kurtuluş Hükümeti” kurulduğunu belirterek eski Enosiscilerden Nikos Sampson’un cumhurbaşkanı sıfatıyla and içtiğini ve Kıbrıs’ta bir “Yunan Cumhuriyeti” ilan edildiğini açıkladılar.

Bu habere göre Kıbrıs Adası, fiilen Yunanistan’a katılmış oluyordu.

                Türkiye darbeyi Yunan müdahalesi saydı. TBMM olağanüstü toplantıya çağrıldı, hükümet ve Milli Güvenlik Kurulu uzun uzun toplandı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar, “Kıbrıs’taki durum beklenen şeydi” açıklamasını yaptı. Başbakan Bülent Ecevit, “Darbeler yoluyla işlerin halledileceğine inanmıyoruz. Bu haberi endişe ile karşılıyoruz” dedi.

                16 Temmuz günü ABD ve İngiltere Türkiye’nin Kıbrıs’a karışmamasını istedi. Moskova darbeyi “faşist” olarak niteledi. Amerikan 6. filosuna Kıbrıs’a hareket emri verildi.

                Başbakan Ecevit’in çağrısı üzerine siyasi parti liderleri bir araya geldi son gelişmeleri görüştü. Süleyman Demirel, “oldu-bittiğe kalkanlar hüsrana uğrar” dedi.

                Kıbrıs Türk “Bayrak” radyosu yaptığı yayınlarda Kıbrıs’taki Yunan alayının darbeye katıldığını duyurdu. İngiliz Dışişleri Bakanı Callaghan Ankara ve Atina’ya geldi. Yunan radyo-Tv’leri darbeyi duyurmadılar, Yunan halkı darbeyi yabancı radyo-Tv’lerden öğrenildi. Makarios’un ölmediği anlaşıldı. Yunanistan’daki cuntacı subaylara yazdığı ve 10 gün önce gönderdiği mektup açıklandı. Mektupta Makarios, 10 bin kişilik Rum Muhafız Gücü’nün başındaki 650 subayın Yunanistan’a geri çağrılmasını istiyordu. Makarios, bir İngiliz uçağı ile Ada’dan ayrıldı. Başbakan Ecevit, “Türk yönetimi Kıbrıs’ta yegane meşru yönetim sayılmalıdır” dedi. İngiltere’ye garantör sıfatı ile, birlikte müdahale etmemiz gerektiği iletildi.

                 17 Temmuz günü Başbakan Bülent Ecevit Londra’da İngiltere Başbakanı Harold Wilson’la görüştü. Gazetecilere, “Yunan hükümetini olayların tahrikçisi ve sorumlusu sayıyoruz. Yapacağımız görüşmelerin Kıbrıs’ta barış ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunacağını umarım" dedi. Donanma Ege ve Akdeniz'de devriye gezmeye başladı. Bazı zırhlı birliklerimiz Mersin limanında toplandı. ATAŞ Rafinerisi ansızın revizyona girdi, petrol üretimini düşürdü. Kıbrıs “Bayrak” radyosu, EOKA’cı Sampson’un  eski bir katil olduğunu açıkladı. 90 ülkenin işçilerini temsil eden Ulusal Hür Sendikalar Konfederasyonu darbeyi şiddetle kınadı. Birleşmiş Milletler Kıbrıs’la ilgili olarak toplandı. Güvenlik Konseyi’nin Türk temsilcisi Büyükelçi Osman Olcay, “Birleşmiş Milletler Kıbrıs’ta tek meşru merci olan Türk yönetimini kabul etmeli” dedi. Sekiz ülke, Atina’nın Kıbrıs’tan elini çekmesini istedi. Yunanistan’da darbeyi doğru bulmayan 22 general emekliye sevk edildi. İngiltere Kıbrıs’a müdahaleye taraftar olmadığını açıkladı ve ‘garantör’ devlet olarak Türkiye’yi yalnız bıraktı. Ecevit, 18 Temmuz günü sabaha karşı Londra’dan döndü ve Ankara’daki ABD elçisiyle görüştü. Bakanlar Kurulu sürekli toplandı. Dışişleri Bakanlığı’nın Kıbrıs konusunda kararsız olduğu açıklandı. Yunan elçisi, Dışişleri Bakan Vekili Hasan Esat Işık’a Yunanistan’ın Kıbrıs’taki olaylarla ilgisi olmadığını bildirdi.

                18 Temmuz günü TBMM birleşik toplantı yaptı. Toplantı gizli oldu. Kıbrıs’taki darbeyi yapanlardan EOKA’cı ve yeni Cumhurbaşkanı Sampson, “Türkiye’nin müdahalesine hiçbir sebep yoktur” dedi. Ecevit Londra’da ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’in yardımcısı Joseph Sisco ile iki defa görüştü ve “Durum vahim” dedi. Ecevit’in önerilerini alan Sisco Atina’ya hareket etti. Oradan Ankara’ya gelecek. Yunanistan’dan 5 uçak dolusu asker ve silah Lefkoşe’ye geldi. Darbeciler Lefkoşe’de Türkler ve Rumlar’ı ayıran “Yeşil Hat”ta mevzilendiler. TBMM gizli toplantısının 20 Temmuz Cumartesi günü devam edeceği bildirildi. Ecevit, “Zaman çok önemli hale gelmiştir. Saatler geçtikçe Kıbrıs’ta Yunan varlığı artmaktadır” dedi. New York’a gelen Makarios, “Birleşmiş Milletler Ada’ya silahla müdahalede bulunmasın” dedi. Sovyetler Birliği Birleşmiş Milletlerin müdahalesinden yana tavır aldı. Süleyman Demirel, “Bu davada milletçe bölünmez bir bütünüz” dedi. Yunan ordusu alarm durumuna geçti.

                19 Temmuz günü Bakanlar Kurulu Kıbrıs’la ilgili toplantı yaptı. Ankara’daki yabancı ülke temsilcilerinin Türk Hükümeti ile temasları devam etti. NATO’daki Yunan delegesi, Kıbrıs’taki 650 Yunan subayının geri döneceğini açıkladı, sonra bu sözünden caydı, değiştirme yapılabileceğini bildirdi. Türk delegesi Atina’nın teklifini reddetti. Ecevit BM Genel Sekreteri Waldheim’a gönderdiği mesajda, “Ada’da tek meşru yönetim Türk idaresidir” dedi ve BM’de darbecilerin temsil edilmesini reddetti. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Joseph Sisco, Atina’dan Ankara’ya geldi ve sabaha kadar Ecevit’le görüştü. Ancak Sisco’nun getirdiği Yunan teklifleri reddedildi. Kıbrıs Türk Toplumu Lideri ve Devlet Başkanı Yardımcısı Rauf Denktaş, “Bütün ümidim Türkiye’nin buraya gelmesidir. Türkiye muhakkak müdahale hakkını kullanmalı” dedi. Yunan değiştirme birliği Kıbrıs’a çıktı.

                20 Temmuz günü uluslar arası alanda 5 günden beri yapılan görüşmeler olumlu sonuç vermeyince Ecevit Hükümeti, Kıbrıs’taki yunan işgalini durdurmak için müdahale kararı aldı. Sabahın erken saatlerinde Türk Ordusu’nun Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Kıbrıs Ada’sına indirme ve çıkarma yapmaya başladı. Türkiye’nin bu kararı İngiltere ve Yunanistan elçilerinin yanı sıra Ankara’da bulunan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Sisco’ya da bildirildi. ABD Türk müdahalesini önlemek istedi. Ecevit, Sisco ile İngiliz Başbakanı Wilson’un Kıbrıs’a askeri müdahale yapılmaması yönündeki ısrarlarını kabul etmedi. Kissinger’ın gönderdiği mektuba verdiği yanıtta, “Tarih tekerrür eder, hatalar tekerrür etmez. Türkiye 10 yıl önce işlediği hatayı bu defa işlemeyecek ve çıkarmayı yapacaktır” dedi. Ankara’da gazetecilere verdiği demeçte ise Ecevit, “Biz aslında savaş için değil, barış için ve yalnız Türkler’e değil, Rumlar’a da barış götürmek için Ada’ya gidiyoruz. Bu karara, bütün diplomatik, politik yolları denedikten sonra, mecbur kalarak vardık” dedi.

                21 Temmuz günü Kıbrıs’ta savaş devam ediyor. Ada’ya çıkarma yapmak isteyen ve savaş gemileriyle korunan büyük bir Yunan konvoyuna Türk uçakları ateş açtı. İki ülke donanmaları Kıbrıs sularında fiilen çarpıştı. Ada’daki Türk alayına saldıran Yunan alayı püskürtüldü. Kıbrıs’ın kuzey sahillerine ve özellikle Girne limanına yapılan Türk çıkarması devam ediyor. Kıbrıs’ın başkenti Lefkoşe’nin Türk kesimine paraşütçü birliklerimiz indi. Girne’ye çıkan askerlerimiz Lefkoşe’ye doğru ilerliyor. Rumlar bazı köylerdeki sivil Türkleri öldürmeye başladı. ABD Dışişleri Bakanı Kissinger, ateş-kes konusunda Ecevit ile telefonla iki kez görüştü. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ateş-kes çağrısında bulundu. Ancak savaş devam ediyor. Ordumuzun indirme ve çıkarmada gösterdiği başarı Türkiye’de bayram sevinci yarattı. Dünyanın hemen hemen bütün devletleri Türk müdahalesini haklı ve yasal buluyor. Pakistan, Afganistan ve İran yardım önerdi. Yunan cuntası bütün ülkeler tarafından kınanıyor. TBMM, hükümete genel savaş açma yetkisi verdi. 14 ilde sıkıyönetim ilan edildi ve geceleri karartma önlemleri alındı. Başbakan Bülent Ecevit, Ankara’da saat 17’de düzenlediği basın toplantısında yerli ve yabancı 150’den fazla gazete muhabirine Türkçe ve İngilizce demeç verdi ve Kıbrıs’taki müdahalemizin “Barış Harekatı” olduğunu vurguladı. İngiliz BBC radyosu, “Ecevit, davasını açık ve berrak olarak kuvvetle savundu, Gizikis’in tepkisi ise pek yavandı” yorumunu yaptı. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, Ecevit hükümetinin tutumunu kutladı. Genelkurmay Başkanlığına giden Başbakan Ecevit, kapıda Genelkurmay Başkanı Semih Sancar tarafından kucaklandı ve Ecevit Sancar’ı öperek tebrik etti. Yeşilköy başta olmak üzere bütün havaalanları kapatıldı. Türkiye üzerinden uçakların geçmesi yasaklandı, bütün sivil uçaklar ve gemiler Türk ordusu emrine verildi. Yunanistan seferberlik ilan etti. Kissinger ve Sisco ateş-kes arayışlarını sürdürüyor. ABD Başkanı Nixon Atina’ya gönderdiği mesajda, çatışmanın karşısında olduğunu bildirdi. Ateş-kes’i sağlamak ve Türk-Yunan genel savaşını önlemek için BM Genel Sekreteri Waldheim, ikinci defa ateş-kes çağrısı yaptı. 

                22 Temmuz günü tarihe “Üç Gün Savaşı” veya “Kıbrıs Çıkarması” diye geçecek olan Kıbrıs Barış Harekatı saat 17’de Birleşmiş Milletler’in “ateş-kes” çağrılarına uyularak sona erdi. Başbakan Ecevit Ankara’da düzenlediği basın toplantısında, “Birleşmiş Milletler kararlarına saygılı, barışçı bir ülke olarak Türkiye, Güvenlik Konseyi’nde Kıbrıs için alınan ateş-kes kararına uymayı kabul etmiştir. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri ile Kıbrıs Türk mücahitleri elele üç günde büyük zaferler kazandılar. Kıbrıs’ta Türk’ün hakkı bir daha sarsılmayacak kadar kökleşmiş olacaktır. Özgürlük ve eşitlik olacaktır. Kıbrıs’ta artık Türkler’e, Türk’ün hakkına kimse dokunamayacaktır. Yeni bir Kıbrıs vardır şimdi. Dünyada Türkiye’nin, iki gün öncekinden başka bir yeri vardır. Bu büyük zafer Kıbrıs Türkleri’ne, bütün Kıbrıslılar’a, Türk ulusuna kutlu olsun, Artık Kıbrıs’ta Türkiye’nin etkin biçimde varlığı, bir daha ortadan kaldırılamayacak, tehdit edilemeyecek ve sarsılmayacak ölçüde yerleşmiş bulunmaktadır” dedi.

 

                23 Temmuz günü Kıbrıs’ta, Yunan Cuntası’nın adamı olan Nikos Sampson’un yerine Klerides geçti. Yunanistan’da Cunta yerini sivil yönetime bıraktı. Cunta, 1963 yılından beri Paris’te yaşayan eski Başbakan Konstantin Karamanlis’i, Atina’ya çağırdı. Karamanlis uçakla Yunanistan’a geldi ve yemin ederek Başbakan oldu. Atina’lılar Karamanlis’i kurtarıcı bir kahraman gibi karşıladılar. Bu arada Kıbrıs Barış Harekatı’nda 57 şehit ve 184 yaralı verdiğimiz açıklandı. 242 kişinin kayıp olduğu bildirildi.

 

                24 Temmuz günü Atina’da Karamanlis Hükümeti kuruldu. Siyasi af ilan edildi. Washington Post Gazetesi, “CİA, Makarios’u devirdi, Kissinger de Sampson’u destekledi” diye yazdı. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, “Kimse kendi çıkarı için Türkiye’yi oyuna getiremez” dedi. Başbakan Ecevit TBMM’de, “Bu harekat demokrasinin, diktatörlüğe üstünlüğü olacaktır” sözlerini hatırlattı ve “Harekatımız Atina ile Kıbrıs’ta demokrasiye dönüş yolu açtı” dedi. Yunan Dışişleri Bakanı Mavros, İngiliz Dışişleri Bakanı Callaghan ve Türkiye Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in Cenevre’de bir araya gelip ateşkes görüşmelerine başlamaları kararlaştırıldı. Harekatın birinci günü iki uçak ile “Kocatepe” destroyerini kaybettiğimiz açıklandı. Lefkoşe Havaalanını BM’den geri aldık.

 

                26 Temmuz günü Kaybolan 242 askerimizden 226’sı kurtarıldı. Cenevre’deki görüşmelerde “federatif devlet” anlayışıyla örtüşen “Otonom devlet” tezini savunduk. Yunan Başbakanı Karamanlis, Ecevit’in 24 Temmuz günü gönderdiği, Başbakanlığını tebrik mesajına teşekkür etti ve dostluk temennilerine katıldığını bildirdi. Bu arada, Kıbrıs’ta Makarios’un yerine geçen Klerides, “Türkiye ateş kesildiği halde geniş ölçüde toprak işgal etmeye devam ediyor. Böyle giderse Türkler’e karşı topyekün savaş ilan ederiz” dedi.

                30 Temmuz günü Kıbrıs’ta, yıllardan beri yığılan savaş malzemesinin yanı sıra 40 bin Rum ve Yunan askeri bulunduğu tespit edildi. Türk çıkarmasının ilk gününde Girne’ye, Türk Kurtuluş Savaşı yıllarından kalma bir Türk bayrağı çekildiği açıklandı. Moskova, yayınladığı bir bildiri ile Kıbrıs’ta taksime karşı olduğunu bildirdi. Ataş rafinersinin Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kontrolünde çalıştırıldığı açıklandı. Yabancı ajanslar, Yunanlıların sivil Türkleri, sanki çarpışan askerlermiş gibi esir aldıklarını ve çok kötü davrandıklarını bildirildi.

                Bakanlar Kurulu Başbakan Ecevit başkanlığında iki defa toplandı. Toplantı arasında Ecevit basın mensuplarına, “Silahlı Kuvvetlerimizi Kıbrıs’tan çekmeyeceğiz” dedi. Kıbrıs’a indirme ve çıkarma devam ediyor.

 

                31 Temmuz günü Yunanistan Başbakanı Karamanlis, Cenevre’de anlaşmaya varılmamış olmasından dolayı memnunluk duyduklarını söyledi. Dışişleri Bakanı Mavros, “Türkiye ve Yunanistan’ın birbirine düşman olması bugün bir lükstür. Ortak çıkarları ve coğrafi durumları sebebiyle iki ülke birbirleriyle dost olmaya mahkumdur” dedi.

                Başbakan Bülent Ecevit, “Haklarımız Cenevre’de resmen tescil edildi. Türk başarısı yalnız Türklerin değil, Yunanlıların ve Kıbrıs Rumları’nın yararınadır” dedi.

                Cenevre görüşmelerinden sonra Ankara’ya dönen Dışişleri Bakanı Turan Güneş, “Kesin sonuca gidecek yolu açtık” dedi.

 

                5 Ağustos günü gece yarısı, Girne limanının batısındaki Rumlar denizden ve havadan takviye alıp Türk Silahlı Kuvvetlerine saldırdı. Çarpışmalar sabaha kadar sürdü. Magosa kalesinde Rumlar tarafından sarılan Türk mücahitleri savunmayı sürdürüyor.

 

                11 Ağustos günü Yunanistan ve İngiltere Cenevre’deki toplantıda Türk tezini görüşmeyi kabul etti. Atina’da toplanan “Savaş Konseyi” Cenevre ve Kıbrıs konularını ele aldı. Başbakan Bülent Ecevit, Ankara’da Orgeneral Semih Sancar ve çok sayıdaki yüksek rütbeli subaylarla sabah ve öğleden sonra iki uzun toplantı yaptı. Politik  girişimler sürdürülüyor. Ecevit, Kissinger ile bir dizi telefon konuşması yaptı ve gelinen son durumla ilgili olarak İngiltere’nin bazı davranışlarını kınadı. Kıbrıs’taki üslerinde bulunan uçaklarını çekmeyi kararlaştıran İngiltere bundan vazgeçti. İngiltere’nin Ada’ya maaş ile çalıştırdığı Nepalli “Gurka” askerlerini yolladığı haber verildi. Akrotiri üssünden ayrılan İngiliz komando birliği de Ada’ya geri döndü.

 

                14 Ağustos günü sabah saat 05’te, Kıbrıs’ta yaşayan soydaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamak ve Ada’da barışı kurmak amacıyla “İkinci Kıbrıs Barış Harekatı” başlatıldı. NATO, ABD ve İngiltere Kıbrıs’taki askeri hareketlerimize karışmayacaklarını açıkladılar. Lefkoşe-Magosa yolunu tamamen ele geçiren birliklerimiz Kıbrıs’ın kuzey-doğu bölgesini kontrol altına aldı.

                Türk zırhlı birlikleri Ada’nın doğusuna doğru ilerlerken mevzilerdeki Rum tankları kaçıp Magosa’ya sığındı. Magosa kalesindeki Türkler Temmuz ayından bu yana Rum kuşatması altında... Kıbrıs’ın kuzey sahilleri kontrolumuz altında. Magosa körfezindeki Yunan üsleri deniz ve hava kuvvetlerimiz tarafından bombalanıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri batıda, Omorfo ve Lefke’ye doğru ilerliyor. Kıbrıslı Rum yöneticiler Lefkoşe’deki yönetim merkezlerini boşaltıp kaçtılar. Erenköy’de başlayıp Lefke ve Lefkoşe’den geçen ve Magosa’nın güneyinde denize ulaşan “Şahin Hattı”ı şekillenmeye başladı.

 

                15 Ağustos günü İkinci Barış Harekatı’nın ikinci günü....Türk silahlı kuvvetleri Magosa’yı aldı ve bir aydan beri çember içinde kalan Türkleri kurtardı. Lefke’ye ilerleyen kuvvetlerimiz Omorfo’yu ele geçirdiler. Lefke sarıldı. Lefkoşe havaalanı kontrolumuz altında ve şehir tamamen kuşatılmış durumda. Karpas yarımadasına kuzeyden ve güneyden çıkarma yapan birliklerimiz Rumlar’ın elinde bulunan “Boğaz” deniz üssünü alıp bölgenin Ada ile ilişkisini kesti. Uçaklarımız Lefke’ye yardıma gelen Rum kuvvetlerini Baf yolunda bombaladı. Lefke’nin düşmesi saat meselesi. Lefkoşe-Magosa arasındaki Timbu Havaalanı da elimize geçti. Yıldırım savaşı şeklinde sürdürülen harekatımız gece-gündüz devam ediyor.

 

                16 Ağustos günü “Üç Gün Savaşı” sona erdi ve Lefke-Magosa hattı gerçekleşti. Saat 19’dan itibaren Birleşmiş Milletler’in “Ataş-kes” çağrısına uyduk, savaş durdu. Böylece, İkinci Cenevre Konferansı’nda istediğimiz sınır fiilen çizilmiş oldu. Lefkoşe bombardımanı sırasında Klerides ve bakanları Limasol’a kaçtı. Dikelya İngiliz üssüne 100 bine yakın Rum sığındı. Yunanlı subaylar, Rum askerleri zincirle top ve tankları kilitleyip kaçıyor. Cenevre’den Ankara’ya gelen Rauf Denktaş “Bugün federe bir Türk devleti Kıbrıs’ta fiilen kurulmuştur” dedi.

[1] İlk Hedef, temmuz-ağustos 2003 yıl:2 sayı:19 s.2-6