TAKSİM MEYDANI
1 Mayıs 1977
Aylar öncesinden 1 Mayıs 1977’nin
DİSK’in öncülüğünde büyük katılımla kutlanması için
yoğun çalışmalar yapıldı. Ortak basın açıklamaları ve
duyurularla Türkiye’nin her köşesine ulaşıldı. 1 Mayıs
günü, ülkenin dört bir yanından gelen 300 bin kişi
Taksim Alanı’nda toplandı.
1 Mayıs 1977, Türkiye Cumhuriyeti
tarihinde işçi bayramının en kitlesel ve coşkun bir
şekilde kutlandığı yıl oldu. Sonradan yayınlanan emniyet
raporlarına göre mitinge “memleketin çeşitli yerlerinden
gelen yaklaşık 53 dernek ve kuruluş ile 99 işçi
sendikası” katılmıştı. Yine aynı rapora göre olaylar
çıktığı sırada meydanda yalnızca 100 bin kişi vardı.
Oysa basın bu rakamın yüzbinleri bulduğunu, mitinge
katılanlar ise toplam sayının 500 bine yaklaştığını
söylüyordu.
Miting’e katılım büyüktü. 1 Mayıs
1977’de Taksim Meydanı’nı dolduran kalabalığın içinde,
Semra Özdamar, Yavuz Özkan, Fikret Hakan, Meral Orhonsay
gibi tanınmış sinemacılar da vardı.
Akşam 19’u biraz geçe, mitingin
dağılmasına az bir süre kalmışken insanların üzerine
İntercontinental Oteli’nin çeşitli odalarından, Pamuk
Eczanesi’nin bulunduğu binanın üst katından ve Sular
İdaresi’nin üzerinden yaylım ateşi açıldı. Bunu
Gümüşsuyu’ndan çıkan ve etrafı tarayarak Sıraselviler
Caddesi’nde kaybolan beyaz bir Renault’un yaylım ateşi
izledi. Kürsüden yapılan “paniğe kapılmayın” çağrıları
paniği durdurmaya yetmedi. Atatürk Anıtı çevresiyle
meydanın Harbiye yönündeki girişi arasında yeralan bir
grup da açılan ateşe, ateşle karşılık verdi. Bu sırada
panzerlerden atılan ses bombaları paniğin had safhaya
çıkmasına yolaçtı. Olayların sonucunda 34 kişi öldü.
Bunların 26’sı ezilme ve boğulma sonucu hayatını
kaybetmişti.
DİSK tarafından yapılan açıklamada 1
Mayıs 1977 katliamının sorumlusu olarak “CIA ve onun
yerli kardeş örgütü MİT, işbirlikçi sermaye ve
Milliyetçi Cephe’nin (MC) desteklediği faşistler ve
Maocu bozkurtlar” gösterildi. Olaydan hemen sonra
yaptığı açıklamada devrin Başbakanı Süleyman Demirel,
Kemal Türkler’i, DİSK’i, CHP’li Belediye Başkanı Ahmet
İsvan’ı, TİP’i Maocuları suçladı. Bülent Ecevit ise 7
Mayıs 1977’de İzmir mitinginde, kontrgerillanın
olaylardaki rolüne dikkat çekerek “Türkiye’de komünizm
baskıyla, silahla, şiddetle önlenemez. Hele yasal yolun
karşısına yasal olmayan aşırı ve taşkın sözde solcu
kışkırtıcı ajan sokularak hiç önlenemez. Kışkırtıcı ajan
kullanmak da çok akılsızca bir yöntemdir”, dedi. Ecevit
daha sonra bu kuşkusunu “Özel Harp Dairesi” diyerek
somutlaştıracaktı. Ancak gerek seçim öncesinde gerek
seçimlerden sonra faillerin üzerine gideceğini vaat eden
Ecevit’in başbakanlığı sırasında da bu konuda herhangi
bir gelişme kaydedilmedi.
Olayla ilgili davada görev alan ilk
duruşma savcısı Çetin Yetkin, görevlerini savsaklayan ve
kötüye kullanan kamu görevlileri hakkında soruşturma
açılmasını talep edince görevden alındı. İddianamenin
düzenlenmesinde görev alan 6 savcı yardımcısından biri
ise olaydan 9 yıl sonra 1986 yılında yaptığı bir
açıklamada, “Intercontinental Oteli olayda büyük rol
oynadı. Otel, Allende’yi deviren ITT’nin oteli.
Olayların hemen ardından satıldı. 1 Mayıs’tan önce otele
üç gün kimse alınmamıştı. Oysa otelde kalmak için 1
Mayıs günü bir grup yabancı geliyor ve aynı gün uçakla
dönüyorlar. İzlerini bulmak mümkün olmadı” diyecekti.
1 Mayıs 1977 olayları nedeniyle açılan
dava İstanbul 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nce Ekim 1989’da
bazı sanıkların aklanmalarına karar verilerek, bazı
sanıkların da zaman aşımı nedeniyle davaları düşerek
sonuçlandı. Bu kararla o gün ölüm ve yaralanmalara neden
olanların kimler olduğu sorusu yine cevapsız kaldı.
Yasalara göre böyle bir suçun soruşturulup dava
açılabilme süresi 20 yılın bitiminde doldu, yani 2 Mayıs
1997’de. Bu suçun kendisine özel 5 yıllık zamanaşımı
süresi de 2 Mayıs 1997 günü başladı, 2002 yılında sona
erdi.
İstanbul’da eski 1 Mayıs’lar
·
1 Mayıs 1921 Taksim’de gösteri yapılan ilk “Amele
Bayramı”ydı. Bu gösteri aynı zamanda İstanbul’u işgal
altında tutan güçlere karşı bir direniş niteliği
taşıdığından, işgal kuvvetleri komutanlığı 1 Mayıs
gösterilerini engelleme yoluna gitti. Birçok yerde iş
bırakıldı, Kağıthane ve diğer mesire yerlerinde bayram
kutlandı. Türkiye Sosyalist Fırkası’nın Babıali’deki
merkezinde kırmızı bayrak çekildi ve Uluslararası Marşı
(Enternasyonal Marşı) çalındı.
·
1 Mayıs 1922’de İstanbul’da işgal devam ediyordu. Bayram
bir önceki yıla göre daha örgütlü biçimde kutlandı.
“Nümayiş” yapmamak şartıyla yürüyüşe izin verilmişti.
Pangaltı’dan başlayan yürüyüş bando eşliğinde marşlar
söylenerek Kağıthane’ye kadar sürdü.
·
1 Mayıs 1923’e katılım büyüktü. Kırmızı gömlekli “Amele
kafileleri” Amele Birliği’nin Sultanahmet’teki merkezi
önünde toplandı. Törenden sonra işçi kafileleri, önde
bando, eğlencelerin düzenlendiği Çırpıcı Çayırı’na
yürüdü. İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararla 1
Mayıs’ın Amele Bayramı olarak kabul edildiği 1923
yılından sonra işçi bayramı yasallaştı. 1926 yılında
Takrir-i Sükun Yasası nedeniyle 49 yıl sürecek yasaklı
döneme girildi.
·
1 Mayıs 1924 İstanbul ve Ankara’da kutlandı. İstanbul’da
Umum Amele Birliği, hükümet gösteri izni vermediği için
bayramı genel merkez binasında kutladı.
·
1 Mayıs 1925’te yayınlanan bir bildiri yüzünden
tutuklamalar başladı. İstanbul’da bulunan Nazım Hikmet
İzmir’e gitti. Arandığını öğrenince Sovyetler Birliği’ne
geçti. Gıyabında 15 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı.
·
1 Mayıs 1926’da bayram kutlanmadı. Şeyh Sait Ayaklanması
ve Takrir-i Sükun Kanunu ve İzmir suikasti girişimi
yüzünden siyasi ortam çok gergindi.
·
1 Mayıs 1927’de 20’li yılların son 1 Mayıs kutlaması
yapıldı. Amele temsilcileri Babıali’deki merkeze gelerek
bayramlaştı, bir süre işçi sorunlarını görüştüler sonra
vapurlara binerek Kağıthane’ye gidildi. Sofralar
kuruldu, eğlenildi.
·
1 Mayıs 1928’de TKP tarafından yayınlanan bir bildiride
vergi adaletinin sağlanması, toprak reformunun
yapılması, sendikal örgütlenme, grev yapma, uluslar
arası ilişkiler kurma, yayın özgürlüğünün yanısıra 1
Mayıs’ın da tanınması istendi.
·
30’lu ve 40’lı yıllarda 1 Mayıs’ların değişmez özelliği
yasaklanmış Türkiye Komünist Partisi İstanbul örgütünün
her 1 Mayıs’a gizli bildiri çıkarması, kimlikleri ve
adresleri polisçe bilinen komünistlerin 1 Mayıs
öncesinde gözaltına alınıp 1 Mayıs'tan sonra serbest
bırakılmalarıydı.
·
1 Mayıs 1930 öncesinde İstanbul, İzmir ve Adana’da
bildiri dağıtan birçok komünist tutuklandı.
·
1 Mayıs 1932’de TKP, 1 Mayıs için özel bir gazete
çıkardı. TKP’li Kızıl Tütüncüler Birliği’nde çok sayıda
işçi yakalanarak hapis cezalarına çarptırıldı.
·
1 Mayıs 1935’te İstanbul’da Nazım Hikmet 1 Mayıs
öncesinde “ihtiyaten” nezaret altına alındı, sonra
serbest bırakıldı. 1 Mayıs Amele Bayramı’nın adı Bahar
Bayramı olarak değiştirildi ve 1 Mayıs genel tatil ilan
edildi.
·
1 Mayıs 1945’de üniversite öğrencilerinin Eyüp Feshane
Fabrikası’na üzerinde orak-çekiç olan ve “işçiler
birleşiniz” yazılı pullar yapıştırmasıyla başlayan
tutuklamalar sonunda İleri Gençlik Birliği davası açıldı
ve 55 kişilik dava 1946’da sonuçlandı.
·
1960 yılı mayıs ayında Başbakan Adnan Menderes işçilerin
bayramını kutlayan bir konuşma yaptı.
·
1 Mayıs 1975’de İstanbul’da yarım yüzyıllık yasağı
takiben Tepebaşı Gazinosu’ndaki bir kapalı salon
toplantısıyla yasal olarak kutlandı.
·
1 Mayıs 1976’da DİSK yaklaşık 50 yıllık bir aradan sonra
1 Mayıs uluslar arası birlik-mücadele-dayanışma gününü
kutlayacağını açıkladı. Broşürler, gazeteler çıkarıldı,
İstanbul duvarları afişlerle donatıldı, demokratik kitle
örgütleriyle toplantılar yapıldı. Ve işçiler, memurlar,
emekçiler ellerinde pankartları ve bayraklarıyla 100 bin
kişi Taksim Meydanı’nda yürüdü.
·
1978 yılında 1 Mayıs, Taksim Meydanı’nda yine büyük
katılımla kutlandı.
·
İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 1979 yılında 1 Mayıs
günü sokağa çıkma yasağı koydu ve kutlamaları yasakladı.
Bu yasağı protesto etmek için Merter’de sokağa çıkan TİP
Genel Başkanı Behice Boran ile diğer parti yöneticileri
tutuklandı. Gözaltına alınanlar arasında DİSK Genel
Başkanı Abdullah Baştürk, çeşitli sendika başkanları ve
TİSP Genel Başkanı Ahmet Kaçmaz da vardı.
·
1 Mayıs 1980’de sokağa çıkma yasağı olmamakla birlikte
İstanbul’da her türlü gösteri sıkıyönetim tarafından
yasaklandı. DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk ve bağlı
sendikaların genel başkanları ile yöneticileri ve çok
sayıda kişi Selimiye Kışlası’nda gözaltına alındı. DİSK
1980’de 1 Mayıs kutlamalarının İstanbul, Ankara, İzmir,
Trabzon, Bitlis ve Mersin’de yapılacağını açıkladıysa
da, Danıştay kararıyla tek izin alabildiği yer olan
Mersin’de kitlesel olarak kutlanabildi.
·
12 Eylül’den sonra 1 Mayıs tıpkı 1930’lu ve 40’lı
yıllardaki gibi gizli bildiriler dağıtma ve gözaltına
alınmalarla sürdü gitti.
·
Askeri yönetim 1981 yılında, daha önce Bahar Bayramı
olarak tatil günü sayılan 1 Mayıs’ın niteliğini
değiştirerek işgünü haline getirdi ve bayram olmaktan
çıkardı. Aralarında bazı milletvekilleri ve DİSK
yöneticilerinin bulunduğu bir grup 1988 yılında Taksim
Anıtı’na çiçek koyarak 1 Mayıs’ı kutlarken, polis Taksim
çevresinden 600 kişiyi gözaltına aldı. 1989 yılında
Taksim Alanı’na girilmemesi için çok yoğun önlem alan
polis Tarlabaşı’nda kalabalık bir gruba ateş açtı. 17
yaşında bir genç öldü. Gösterilerde çok sayıda kişi
gözaltına alındı ve 200 kişi hakkında dava açıldı.
·
1990 yılında gösterilerde genç bir kız polisin açtığı
ateşle yaralandı ve felçli kaldı. 1991’de Saraçhane’de
yapılan 1 Mayıs gösterisinden ve 1992’de
Gaziosmanpaşa’daki yasal mitingden sonra 1993’te DİSK
Pendik’te Türk-İş ise Şişli’de birer açık hava
toplantısıyla kutladı. 1996 yılında ise Kadıköy
Meydanı’nda toplanıldı, çıkan olaylarda üç kişi öldü.
İlk Hedef, Mayıs-Haziran 2003 yıl:2 sayı:18
s.2-5
|