01.02.2008, Lazoli Lokantası-Ankara, Filiz Otyam, Sultan Su Esen, Selim Esen, Fikret Otyam, Ahmet Say

 
   
 

19 MAYIS

 

                Bugün 19 Mayıs 1919’un 91’inci yıldönümü. Bugün, Birinci Dünya Savaşı sonunda mağlup Osmanlı Devletini, İngiliz himayesinde, Amerikan mandasında, mahalli halas çareleri içerisinde yeniden ihya etmek isteyenlere karşı, Mustafa Kemal’in “Ya İstiklal Ya Ölüm” diyerek “Hâkimiyeti Milliyeye müstenit, bila kaydüşart müstakil yeni bir Türk Devleti tesis etmek” iradesiyle samsun’a çıktığı gündür.

                Mustafa Kemal, bağımsızlık savaşını kazanabilmekte iki şeye güveniyordu: Türk Milletinin en güç şartlar içinde dahi, şeref ve haysiyetiyle kabili telif olmayacak bir toplum olarak kalamayacağına ve kendisinin “Bir milletin siyasi mukadderatında mevki sahibi olabilmek için onun ihtiyaçlarını müşahede ve onun kudretini takdirde ehliyet sahibi” olduğuna.

                Mustafa Kemal bu iki esası birleştirici dehası içerisinde mezcederek, bir “ferdi millet” olarak Erzurum ve Sivas Kongrelerinden geçmiş, 23 Nisan’a gelmiş, İnönü ve Sakarya Savaşlarını aşarak, 9 Eylül’de düşmanı İzmir’den denize dökmüştür. Lozan, Cumhuriyetin ilanı, Bugün Atatürk devrimleri diye üzerinde titrediğimiz inkılâpların başlangıç aşamalarını oluşturur.

                Mustafa Kemal’in Türk Gençliğine emanet ettiği Cumhuriyet sade bir devlet idaresi olmaktan çok uzaktır. Bu devlet idaresinin niteliklerini, Cumhuriyetinin ilanını takip eden senelerde ortaya attığı devrin prensipleriyle tespit edilmiştir ki, bunlar, Atatürk milliyetçiliği, Harf Devrimi, saltanatın ve hilafetin kaldırılması, tekke ve zaviyelerin kapatılması, Tevhidi Tedrisat Kanunu, kıyafet devrimi ve son olarak Devleti teokratik düşüncelerden temizleyen laiklik’tir.

                Bu bütün, Devrim Kanunları adı altında 1961 anayasasında sıralanmış ve gerek başlangıç ve gerekse çeşitli maddelerinde açıkça yer almıştır. Bu bütünü meydana getiren prensiplerin değil ihlali, ihmali bir Atatürk Devrimlerine ihanetin apaçık delilini oluşturur.

                Atatürk Devrimleri olarak nitelediğimiz bu manevi ve çağdaş uygarlık değerlerimizin korunması, bütün Türk Milletinin olduğu kadar, Türk Gençliği olarak da hepimize düşen bir görevdir. Gençlik Bayramı adı ile tarihimizde yer alan 19 Mayıs dolayısıyla 47 yıl önce devrin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın yayınladığı mesaja değinmek istiyoruz. Sunay bu mesajında devrimlerle ilgili olarak şöyle diyor: “Atatürk devrimlerine ve ilkelerine en iyi niyetle bağlı olan Türk Gençliği; Milli varlığımızın şerefini ve milli bekamızın teminatını teşkil eden bütün bu emanetler ve 27 Mayıs anayasası üzerindeki uyanıklığınızı iftiharla izliyorum. Atatürk’ün eserlerini yıkmağa, Atatürk Milliyetçiliğini söndürmeye ve Milletimizi onun akıl ve ilimle aştığı ilerleme ve yükselme yolundan alıkoymağa ve hele geri çevirmeye, 27 Mayıs Devriminin neticelerini tasfiye etmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Buna yürekten inanınız ve emin olunuz.”

                Bundan anlıyoruz ki, Atatürk Devrimlerinin gençliğe emanet edilişinin altı çizildiği kadar, “bilerek ya da bilmeyerek” Devrimlerin çizdiği yoldan ayrılmış olanların varlığını da ifade etmektedir. Aşırı cereyanları “sağcılık, solculuk, ilericilik, gericilik, toplumculuk, mukaddesatçılık, tarikatçılık, irtica, bölgecilik, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ya da taraftarlığı, 27 Mayıs kindarlığı” gibi isimler altında niteleyen o zamanın Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, bu faaliyetlerin hedefinin “Faşizm’e ve benzer dikta rejimleriyle hilafete ve memleketimizi parçalama kastına dayandığını” belirtmiştir.

                !9 Mayıs 1919’dan 19 Mayıs 2010’a kadar geçen 91 yıl içinde ve bundan sonraki devlet düzenimiz içerisinde Atatürk Devrimleri, 19 Mayıs 1919 ruhu ve anlayışı içerisinde ne kadar değerlendirilirse ve bu değerlere, bu emanetlere fert olarak, kuruluşlar ve siyasi partiler olarak ne kadar bağlı kalırsak, Atatürk’ün kurduğu devlet düzeni ve bugün sahip olduğumuz 27 Mayıs Devrimi’ne dayanan Anayasa rejimi o kadar kuvvetlenecek ve güçlenecektir.

                Türk Gençliğine emanet ettiği büyük eserin peşinde ve Atatürk’ün izinde olmanın sevinci içinde 19 Mayıs Gençlik Bayramı’nın mutluluğunu yaşıyoruz.