02.03.2008, Eskişehir, Fazıl Say
ve Ahmet Say'la

 
   
 

AÇILIM MI? SAÇILIM MI?

 

            “Süreç” diye yola çıktılar… Sonra “Kürt açılımı süreci…” dediler. Merak ve kuşkularımız arttığında “Açılım” adını koydular.

Biliyorsunuz, kavramın içini boş bıraktılar. Bir şey anlamadık...

Benim merakım, Tam Bağımsızlık temeline dayanan Kurtuluş Savaşı ile Ulusal Egemenlik gücüne odaklanan Laik ve Demokratik Türkiye Cumhuriyeti, güneydoğuda yaratılan dış güçlere dayalı terörün etkisiyle bezgin bir hale mi geldi? Yoksa ayakta durmaya devam ediyor mu?

            Terörle mücadelede bezginliğe düştünüz mü, teröristin kucağına düşersiniz!

            Peki şimdi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin deyimi ile “İmralı Canavarı” ile dolaylı veya dolaysız müzakere mi yapıyor? Yoksa, “Çözümün başlangıç adımı, PKK’nın silahlarını bırakıp Devlete teslim olması ile” başlatılacak bir süreç olarak mı düşünülüyor?

Belki de bir genel af! Kimbilir!…

            CHP lideri Deniz Baykal’ın konuyla ilgili değerlendirmeleri rahmetli Ecevit’i andırıyordu. Yani, Türk tarihini ve kültürünü derinliğine incelemiş, milli kültürün ve tarihi birikimin nereden nasıl geldiğini, Anadolu’da nasıl oluştuğunu çok iyi özümsemiş bir görüş…

Hafta içinde CHP grup toplantısında konuşan Deniz Baykal, Türkiye’ye en derin anlamıyla (yalnızca siyasi anlamda değil) ve Milli Devlet anlayışı ile sahip çıkan bir lider görünümündeydi. Bir anlamda, barışı ve kardeşliği biriktiren yurt sevdasına taşıdı bizleri.

            Bu kültürün özü kısaca Atatürkçü Düşünce Sistemidir.

            Deniz Baykal artık kendini aşmış, ne olması gerektiğinin bilincinde ve inanarak konuştu:

            “Bu Milli Devlet, bin yıllık bir kültür birikiminin eseridir. Sadece 1071 değildir. Yüz yıllar boyunca Orta Asya’dan kopup gelen Mevlanaların, Hacı Bektaşi Veli’lerin, Yunus Emrelerin, Pir Sultan Abdal’ların, Anadolu erenlerinin aydınlatması ile Türk kimliği oluştu. Türk Milleti, etnik bir kimlik değildir, Milli kimliktir.”

           Kuruluşu ve Kurtuluşu bilmeyenler, özümsemeyenler bu topraklardaki etnik yapıları sayarken Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap, Boşnak, Arnavut falan diye sayar dökerler. Oysa Türk, tüm alt kimliklerin de üstünde, bir Millet kimliğidir. Kürt ile Laz veya Gürcü’yü sayarken, yanına Türk değil, Asya’dan göçüp gelen Türkmen kimliğini de belirtmek gerekir. Ama en üstte her zaman Türk Milleti vardır. Kimse buna dokunamaz. Dokunduğunuzda ulusal birlik yok olur gider. Birlik bozulduğunda dirlik de bozulur…

Baykal’la aynı gün konuşan Başbakan etnik kimlikleri sayarken, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap, vb. diye saydı, sonra da ekledi:

            “Türkiye Cumhuriyeti üst kimliği altında Türkü, Kürdü, Çerkez ve Gürcüsü de bizim kardeşimizdir.”

                İşte yanlışlık burada Sayın Başbakan. Siz Türk tarihinin ve kültürünün binlerce yıl içinde nasıl oluşup biriktiğini kavrayamamışsınız. Kavramış olsaydınız bu yanılgıya düşmezdiniz.

            Evet tıpkı Baykal gibi siz de, “Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaşi Veli, Pir Sultan Abdal” gibi bilgelerin adlarını sıraladınız ama etnik ayrışmada yanlışınızı yinelediniz.

            MHP liderinin basın açıklamasında bu yanlışınıza dikkat çekildi:

            “Ahlaki, fikri ve siyasi kokuşmuşlukla kavramlar karıştı, ak ile kara birbirine bulaştı. Terörle mücadeleyi sürdüren TSK şiddet yanlısı gibi gösteriliyor, dağdaki terör militanları barış yanlısı gösteriliyor. Yozlaşmış elitler ABD ve AB dayatmalarına boyun eğerek ülkeyi kanlı bir bölünme sürecine sürüklüyorlar.”

Çok doğru bir saptama…

Sayın Bahçeli’nin, İçişleri Bakanı’nın “yazarlar ve aydınlar” diye bir araya topladığı gazeteci ve akademisyenler tanımlaması da yerine oturdu:

            “12 kötü adam! Kürt sorununu ABD ve AB etkisiyle başımıza bela eden iktidara destek için her gün köşelerinde, her akşam ekranlarda destek veren sözde aydınlar!”

            Malum Koro’yu işaret etti MHP lideri. Din simsarlarını, sözde aydınları, dönek Marksist ve Maocuları, asker düşmanlarını, liboşları ve tarikatçıları.

            Bunlar Devletin Televizyonu’nda, özel TV ekranlarında boy gösteriyorlar. Zaten AKP ve tarikat yanlısı işadamları Devlet Bankası kredisi ya da nereden, nasıl elde edildiği bilinmeyen deve yükü parayla medyaya hâkim olmadılar mı? Adamlar sanki AB’nin gönüllü askerleri, ne istenirse yazıyorlar, ne istenirse söylüyorlar. Onlar için Türk Milleti ve Türk Devleti önemli değil ki… Bu vatan bölünse de olur, bölünmese de…

            Kursağına haram girmemiş, Atatürkçü yurtsever gazeteci ve yazarlar nerede derseniz? Onlar işsiz ya da yetkisiz. Ergenekoncu ya onlar!

                Türkiye’yi uçuruma sürükleyen Başbakan ne diyor? “Gölge etmeyin…” Anlaşılan bilmediğimiz, anlamadığımız, açıklanmayan, anlatılmayan “Açılım” a gölge etmememizi istiyor.

Peki nedir bu; “Açılım” mı yoksa “Saçılım” mı?

Ne dersiniz?