ALIŞKANLIKLAR…
Bu yıl geciktik Ada’ya gelmekte… Yaz aylarını
geçirdiğimiz Davutlar Beldesi kent merkezine yaklaşık 14
kilometre. Site’mizde değişiklik var bu yıl. Örneğin
elektrik hatlarını yer altına almışlar. İyi bir şey…
Gıda gereksinimini karşılamak için Söke yolu üzerindeki
alışveriş merkezine uğradığımda, kent merkezi’ne de bir
göz atayım dedim. Ne kente giden yol üzerinde ne de kent
içinde yaşama ilişkin bir yeniliğe rastlamadım. Kim
bilir, belki de yenilikler, değişiklikler gözden uzak
yerlerde oluşmuştur!
Neyse,
Ben kentin insan üzerindeki etkilerinden söz etmek
istiyorum aslında.
Biliriz ki, kentsel yaşam alışkanlıklar yaratır. Öyle de
olmalıdır. Alışkanlıklar bir anlamda, düşüncelerimizi,
duygularımızı, davranışlarımızı yönlendiren ve zamanla
otomatik bir tepki, hatta refleks haline dönüşen
davranışlardır.
Bir başka deyişle, bir “yapma”, bir “edim” dir
davranışlar.
Oysa bakıyorum da, yeni alışkanlıklar “yapmama” üzerine
kuruluyor çoğu kez. Ayağımın tozuyla Kuşadası’nda
gözlediğim gibi…
*
Hadi kitap okuma alışkanlığından geçelim. Ne
Kaymakamlık, ne İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, ne
kütüphane, ne de Belediye okumayı teşvik edici tek
kelime etmiyorlar. Ben şahsen tanık olmadım.
Tiyatro’ya, sinemaya gitmeme de öyle. Ama konser dediniz
mi, hele de bedava ise hücuuum…
Trafiği ele alalım:
Örneğin, kırmızı ışıkta durmama, duranı da beklemeyip
“yürü” kornası çalma alışkanlığı.
Yayaya ya da başka otomobile yol vermeme.
Sinyal vermeme…
Sıra beklememe…
Merdivenlerin sağından inmeme, sağından çıkmama.
Cep telefonunda alçak sesle konuşmama…
Alışveriş merkezinde kasada, kredi kartını, market üye
kartını önceden çıkarmama ve kuyruğun “sinirli
bakışları” eşliğinde çantada, cüzdanda arama.
Nedir bunlar?
Alışkanlık…
*
Sonra,
Karşısındakine söz vermeme ya da sözü yarıda kesme.
Yalnız kendi konuşacak. Sanki, yalnız kendi biliyor her
şeyi… Nasıl tartışılır böyle? Nasıl çözüme ulaşılır?
Saygısızlık demeye dilim varmıyor da, ağır bir
alışkanlık bu lafazanlık…
Ne var bunlarda diyeniniz olacaktır. Haklısınız! Sürekli
yapıları, yolları, sokak isimleri, meydan isimleri,
adresleri, dokusu değişen bir kentte alışkanlıklar
edinmek kolay değil. Ya da bu keşmekeş, ancak suya
sabuna dokunmadan yaşamayı alışkanlık haline
getirebilir.
Yapmamaya, gelişmemeye dayalı, yorgun alışkanlıkları
besler.
Ve toplu yaşam adabına, kent demokrasisine saygı
göstermeme alışkanlığını…
Üstünü bir başka tül örtüyor, zaten:
Olan-biteninin farkına varmama alışkanlığı… |