BİZİM BAŞBAKAN
İlklerin adamıdır bizim başbakan…
Örneğin, Cumhuriyet tarihinde ilk kez “alt kimlik-üst
kimlik” tartışmasını başlatan başbakandır. Terör örgütü
PKK, kılavuzu İmralı sakini APO ve her ikisinin de
TBMM’deki temsilcisi DTP ile “Kürt açılımı” adı altında
ülkeyi bölmeye yönelik “cesur adımlar!” atan ilk
başbakan bizim başbakandır.
İlk kez Yunan kilise bankası bizim başbakan yönetiminde
Türkiye’de banka satın almıştır. “Toprak satılıyorsa
alıp götürmüyorlar ya” diyen ilk başbakan bizimkidir.
İslâmiyeti yok etmeye yemin eden bir Papanın heykeli
önünde fotoğraf çektiren ilk TC. Başbakanı da bizimdir.
Bu topraklar üzerinde ilk kez bir camiyi kiliseye
çeviren başbakan kimdi dersiniz?
Tabii ki bizim başbakandır.
Yahudi düşünce kuruluşundan ilk kez “üstün cesaret
ödülü” alan odur. Sonra, ilk defa Türk askerinin başına
ABD güçlerince çuval geçirilmesi onun iktidarına rast
gelmiştir. İlk kez onun zamanında iletişim sektörünün
tamamı yancıların eline geçmiştir. İlk defa bir başbakan
İslâm dünyasının sınırlarını değiştirecek BOP’un eş
başkanı olmuş, Müslüman topraklarını işgal eden ABD
askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua
ettiğini açıklamıştır.
Mütevazıdir bizim başbakan…
Yapılan bir ihalede önce uçak istemiş ama sonra
Mercedes’e razı olmuştur. Türkiye’yi pazarladığını
açıkça itiraf eden ilk başbakan da bizim başbakandır.
İlk defa kapkaç diye bir sektör onun yönetiminde ortaya
çıkmış, ilk defa zina onun iktidarında suç olmaktan
çıkmıştır.
Yiğittir bizim başbakan…
“Borç yiğidin kamçısıdır” diyerek borçlanmayı bir başarı
olarak gösteren ilk başbakandır o.
Değerlidir bizim başbakan…
Biz değerini anlamasak da, sadık danışmanı onun için
Amerikalılara, “bu adamı kullanın, onu rögara
süpürmeyin” demiştir.
Askerlik yüce bir ocak’tır bizim başbakan için…
Şehit ailesini ziyaretinde fırsat bilip, “Askerlik yan
gelip yatma yeri değildir” diyen başbakan küçüğü büyük,
büyüğü küçük göstermekte ustadır. İnandırıcıdır da… Ona
göre 300 metrelik gemi, olsa olsa “gemicik”tir.
Öyle her gazeteyi, her televizyonu sevmez bizim
başbakan. Onun içindir ki halkına, “gazetelerini
okumayın, televizyonlarını seyretmeyin” diyen ilk
başbakandır o.
Atatürkçü düşünen insanları dinsizlikle suçlayan ilk
başbakan da bizim başbakandır. Ülke tarihinde ilk kez
bir başbakan için düzenlenen cumhuriyet mitingleri bizim
başbakana nasip olmuştur. Milletin efendisi çiftçiye,
“Ananı da al git” diyen ilk başbakan da bizim
başbakandır..
Sonraaa…
Ülkemizin en büyük, en kalabalık kentini sel
götürdüğünde geride 31 ölü, oturulamaz binlerce konut,
kullanılamaz onlarca dükkân, mal-mülk kaldığında; sanki
İstanbul’u 7 yıl kendisi yönetmemiş, sanki İstanbul 15
yılıdır aynı düşünce sahiplerince teslim alınmamış gibi
çıkıp, “derenin intikamı ağır olur” diyen ilk başbakan
bizim başbakandır.
Bizim başbakan ne derse o doğrudur. Bizim başbakan her
zaman haklıdır… Atatürk de bizim başbakanı
doğrulamaktadır:
“Dünyada her millet icraatına tahammül ettiği hükümetin
mesuliyetine ortak sayılır.”
Ve, bilimselliği reddeden bir düşüncenin savunucusudur
bizim başbakan…
Bu Nerden mi çıktı?
Söyleyeyim:
Kimya biliminin dehası Lavoisier’in kellesi neden
vurulmuştu biliyor musunuz?
“Bu kelleler hiçbir işe yaramaz” dediği için.
Kime söylemişti bunu?
Kimya bilimini reddeden yobazlara…
Peki, n’oldu?
Aynı gün yargılanıp ölüme mahkûm edildi.
Asıl eğitimi hukuk idi
Antoine-Laurent de
Lavoisier’in, Paris Barosu’na kayıtlı bir avukattı.
Mahkeme kararının ardından karanlık mahzene tıktılar.
Dostu matematikçi Lagrange ziyaretine geldiğinde bir
dileği vardı, söyledi:
“Kellem giyotinden sepete düştüğünde gözlerime bak; eğer
iki kere kırpıyorsam bil ki, insan başı kesildikten
sonra bir süre daha beyninin düşünmekte olduğunu
anlarız.”
Başı kesildikten sonra sepete düştü ve gülerek iki kere
göz kırptı Lavoisier… Ardından Matematikçi Lagrange
şöyle diyecekti:
“Lavoisier’in son saniyedeki ispat arayışı,
bilimselliğin yüzyıllar sürecek meşalesidir ama o yobaz
kafalar asırlarca karanlıkta sürüneceklerdir.”
Bilmem anlatabiliyor muyum? |