|
EVRİMİN BABASI 220 YAŞINDA
“Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki
kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar.
Uçamayanlar ise tavuk olur… “Tavuk toplum”, önüne atılan
bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının
alındığının farkında bile olmaz!”
Bu satırlar bugün 220 yaşında olan Charles Darwin’e ait…
Darwin’in “Türlerin Kökeni” adlı anıtsal eserinin
yayımlanışının da 151.yılı bugün…
Charles Darwin 1809’da Birmingham’da varsıl bir ailenin
çocuğu olarak doğdu. 16 yaşında tıp eğitimi görmesi için
Edinburgh Üniversitesi’ne gönderildi. Tıp ilgisini
çekmemişti, babası ona Cambridge Üniversitesi’nde
okumasını, rahip olmasını önerdi. Ama Darwin’i daha çok
doğa tarihi ilgilendiriyordu. Cambridge’de tanıştığı ve
daha sonra dost olduğu öğretim görevlisi Joseph S.
Henslow onun Güney Amerika kıyılarına yapılan bir keşif
gezisine katılmasını sağladı. Darwin, kıyılarda yol
alırken, türlerin çevre etkisiyle nasıl değişikliğe
uğradığını saptadı. Patagonya’da, Arjantin
pampalarındaki büyük devekuşlarının, yerini daha küçük
olanlara bıraktığına tanık oldu. O zaman, bu kuşların
ortak bir atadan geldiğini ve coğrafi ayrılmalara bağlı
olarak birbirinden farklılaştığını varsaydı. İlk bakışta
çok ıssız görünen Galapagos Adaları’na ulaşıldığında,
evrimsel uyuma çok iyi bir örnek oluşturan birçok canlı
buldu. Bu hayvanlar, Güney Amerika’dakilere benziyordu,
ancak onlardan belirli derecelerde farklılaşmışlardı.
Her adada, diğer adalara uçarak ulaşamayan, ispinoz türü
kuşlar yaşıyordu. Her kuş, bulunduğu adaya uyum
sağlamıştı. Bu, “uyumsal açılım” adı verilen evrimsel
kurala verilebilecek iyi bir örnekti. Dev
kaplumbağaları, iguanaları da inceleyerek, her türün
birinden diğerine evrimle farklılaştığını gözledi.
Gezi kesintisiz 5 yıl sürdü. Yolculuk dönüşü zooloji ve
jeoloji konusundaki incelemelerini ve yolculuk günlüğünü
yayımladı. Ardından 24 Kasım 1859’da, “Doğal Ayıklanma
ile Türlerin Kökeni” ya da kısa adıyla “Türlerin Kökeni”
(Origin of Species) adlı eseri yayımlandı. Bu kitapta,
tüm organizmaların gereğinden fazla yavru meydana
getirme yeteneğine sahip olduğunu; ancak, elenenlerle
nüfusta denge sağlandığını belirtti. İkinci olarak, bir
türün içerisindeki bireylerin, kalıtsal özellikler
bakımından farklı olduğu gerçeğini anlattı. Bu
gerçeklerden hareketle, yavruların hayatta kalması için
yaşam kavgası vermek zorunda olduğunu, çevreye uyum
sağlayan türlerin yaşamına devam ettiğini,
veremeyenlerinse ortadan kalktığını, istenen
özelliklerin de kalıtsal olarak gelecek döllere
aktarıldığını ve türlerin özelliklerinin seçiminin her
bölge ve koşulda farklı olması gerektiği sonucuna vardı.
Bu kuram bir yandan Darwin’i bilim tarihinin eserleri
üzerinde belki de en çok tartışılan kişisi haline
getirdi, öte yandan, dünya kamuoyunda ün kazanmasını
sağladı.
Eseri üzerindeki en hararetli tartışma “İnsan maymundan
geliyor...” sözleri üzerinde odaklaştı. Bugün, çok az
sayıda insan bunun tersini düşünüyor. Ancak sorun
bütünüyle açıklığa kavuşmuş değil. Yanıtı beklenen soru:
Maymundan insana geçiş nasıl gerçekleşti?
Hemen belirtelim Darwin’in, temel ilkeler olarak kabul
edilen hiçbir bulgusu, bugüne kadar aşındırılmış ya da
tersi kanıtlanmış değildir. Örneğin, Darwin’in kurmuş
olduğu ‘Doğal Ayıklanma Yasası’, kesinlikle güncelliğini
ve bilimselliğini yitirmemiştir. Yine en çok tartışılan
sözlerinden birisi de, gelişmemiş ırkların, eninde
sonunda gelişmiş ırkların egemenliğine gireceğidir.
Kanımızca bu çok doğrudur ve bugün için de geçerlidir.
Sonuçta Darwin de bir insandır, hataları olacaktır ama
Darwinizm’in içeriğinden küçük küçük parçalar alıp da,
onun o çağda henüz bilmediği konulardan ona saldırıp,
öğretiyi sözüm ona yıkıyormuş görünümüne düşülmemelidir.
Aksine onun mantığını kavrayıp, onu bütün sosyal
gelişmelere uygulamaya çalışılmalıdır.
Şimdi, “yüzyılın en büyük bilimsel gelişmesi
hangisidir?” diyecek olsak, büyük olasılıkla farklı
yanıtlar gelecektir. Bir kesim “Büyük Patlama”,
“izafiyet” derken; bir başka kesim belki de “kuantum
kuramı” diyecektir. Ama “evrim” sözcüğü denildiğinde
Darwin akla gelecek, Darwincilik ya da “evrim kuramı”
anımsanacaktır.
Charles Darwin’in mücadele dolu hayatı 1882’de sona
erdi. Tarihe adını yazdırmış kişilerin bulunduğu
Westminister Manastırı’na gömüldü. Adını verdiği kuram
220 yıl sonra da tartışıldığına göre Darwin hala yaşıyor
diyebiliriz. |