08.07.2011, Datça-Liman

 
   
 

EVRİMİN BABASI 220 YAŞINDA

 

“Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur… “Tavuk toplum”, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz!”

Bu satırlar bugün 220 yaşında olan Charles Darwin’e ait… Darwin’in “Türlerin Kökeni” adlı anıtsal eserinin yayımlanışının da 151.yılı bugün…

Charles Darwin 1809’da Birmingham’da varsıl bir ailenin çocuğu olarak doğdu. 16 yaşında tıp eğitimi görmesi için Edinburgh Üniversitesi’ne gönderildi. Tıp ilgisini çekmemişti, babası ona Cambridge Üniversitesi’nde okumasını, rahip olmasını önerdi. Ama Darwin’i daha çok doğa tarihi ilgilendiriyordu. Cambridge’de tanıştığı ve daha sonra dost olduğu öğretim görevlisi Joseph S. Henslow onun Güney Amerika kıyılarına yapılan bir keşif gezisine katılmasını sağladı. Darwin, kıyılarda yol alırken, türlerin çevre etkisiyle nasıl değişikliğe uğradığını saptadı. Patagonya’da, Arjantin pampalarındaki büyük devekuşlarının, yerini daha küçük olanlara bıraktığına tanık oldu. O zaman, bu kuşların ortak bir atadan geldiğini ve coğrafi ayrılmalara bağlı olarak birbirinden farklılaştığını varsaydı. İlk bakışta çok ıssız görünen Galapagos Adaları’na ulaşıldığında, evrimsel uyuma çok iyi bir örnek oluşturan birçok canlı buldu. Bu hayvanlar, Güney Amerika’dakilere benziyordu, ancak onlardan belirli derecelerde farklılaşmışlardı. Her adada, diğer adalara uçarak ulaşamayan, ispinoz türü kuşlar yaşıyordu. Her kuş, bulunduğu adaya uyum sağlamıştı. Bu, “uyumsal açılım” adı verilen evrimsel kurala verilebilecek iyi bir örnekti. Dev kaplumbağaları, iguanaları da inceleyerek, her türün birinden diğerine evrimle farklılaştığını gözledi.

Gezi kesintisiz 5 yıl sürdü. Yolculuk dönüşü zooloji ve jeoloji konusundaki incelemelerini ve yolculuk günlüğünü yayımladı. Ardından 24 Kasım 1859’da, “Doğal Ayıklanma ile Türlerin Kökeni” ya da kısa adıyla “Türlerin Kökeni” (Origin of Species) adlı eseri yayımlandı. Bu kitapta, tüm organizmaların gereğinden fazla yavru meydana getirme yeteneğine sahip olduğunu; ancak, elenenlerle nüfusta denge sağlandığını belirtti. İkinci olarak, bir türün içerisindeki bireylerin, kalıtsal özellikler bakımından farklı olduğu gerçeğini anlattı. Bu gerçeklerden hareketle, yavruların hayatta kalması için yaşam kavgası vermek zorunda olduğunu, çevreye uyum sağlayan türlerin yaşamına devam ettiğini, veremeyenlerinse ortadan kalktığını, istenen özelliklerin de kalıtsal olarak gelecek döllere aktarıldığını ve türlerin özelliklerinin seçiminin her bölge ve koşulda farklı olması gerektiği sonucuna vardı.

Bu kuram bir yandan Darwin’i bilim tarihinin eserleri üzerinde belki de en çok tartışılan kişisi haline getirdi, öte yandan, dünya kamuoyunda ün kazanmasını sağladı.

Eseri üzerindeki en hararetli tartışma “İnsan maymundan geliyor...” sözleri üzerinde odaklaştı. Bugün, çok az sayıda insan bunun tersini düşünüyor. Ancak sorun bütünüyle açıklığa kavuşmuş değil. Yanıtı beklenen soru: Maymundan insana geçiş nasıl gerçekleşti?

Hemen belirtelim Darwin’in, temel ilkeler olarak kabul edilen hiçbir bulgusu, bugüne kadar aşındırılmış ya da tersi kanıtlanmış değildir. Örneğin, Darwin’in kurmuş olduğu ‘Doğal Ayıklanma Yasası’, kesinlikle güncelliğini ve bilimselliğini yitirmemiştir. Yine en çok tartışılan sözlerinden birisi de, gelişmemiş ırkların, eninde sonunda gelişmiş ırkların egemenliğine gireceğidir. Kanımızca bu çok doğrudur ve bugün için de geçerlidir.

Sonuçta Darwin de bir insandır, hataları olacaktır ama Darwinizm’in içeriğinden küçük küçük parçalar alıp da, onun o çağda henüz bilmediği konulardan ona saldırıp, öğretiyi sözüm ona yıkıyormuş görünümüne düşülmemelidir. Aksine onun mantığını kavrayıp, onu bütün sosyal gelişmelere uygulamaya çalışılmalıdır.

Şimdi, “yüzyılın en büyük bilimsel gelişmesi hangisidir?” diyecek olsak, büyük olasılıkla farklı yanıtlar gelecektir. Bir kesim “Büyük Patlama”, “izafiyet” derken; bir başka kesim belki de “kuantum kuramı” diyecektir. Ama “evrim” sözcüğü denildiğinde Darwin akla gelecek, Darwincilik ya da “evrim kuramı” anımsanacaktır.

Charles Darwin’in mücadele dolu hayatı 1882’de sona erdi. Tarihe adını yazdırmış kişilerin bulunduğu Westminister Manastırı’na gömüldü. Adını verdiği kuram 220 yıl sonra da tartışıldığına göre Darwin hala yaşıyor diyebiliriz.