08.10.2007, Celal Bayar Üni-Aydın, Edebiyatçı dostlarla

 
   
 

FERİHA, KERİMAN VE GÜNSELİ

 

4 Şubat 1929 günü Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan ilanda şöyle deniliyordu:

“Bütün dünyada güzel kadınlar seçilir ve memleketlerinin güzellik kraliçesi intihap edilirken, bizim böyle bir kraliçemiz niçin olmasın? Türkiye'nin en güzel kadını acaba kimdir?”

Yine aynı gazetede iki gün sonra da, “Türkiye’nin güzellik kraliçesini bulmaya karar verdik...” deniliyor, 16-25 yaş arasındaki hanımlar arasında önemli ve ciddi bir yarışma yapılacağını duyuruyordu. Gazetenin sahibi ve başyazarı Yunus Nadi de sütununu bu konuya ayırmıştı. Güzellerin mayo ile jüri önüne çıkmalarının ahlaki olmadığı yolundaki eleştirileri cevapladı. İlk adayın fotoğraf 7 Mart 1929 günü yayımlandı ve kamuoyunda olumlu eleştiri aldı. Bunun üzerine güzellerin fotoğraflarının yanında bir “okuyucu köşesi” oluşturuldu. Köşeye ilk eleştiri bir kadın okurdan geldi. Şöyle diyordu:

“Erkekler kadın güzelliğinden anlamaz!”

Gazete, 21 Haziran 1929 günü 125 güzelin fotoğraflarını bir arada yayımladı. Bunu izleyen günlerde de okuyucularına yer verildi. Sonuç 1 Ağustos günü açıklandı. Mualla Suzan bin 121 oy alarak birinci olmuştu. 400’ün üzerinde oy alan 48 yarışmacının büyük jüri önüne çıkmasına karar verildi. Güzeller, 2 Eylül günü Cumhuriyet Gazetesi’nin üst katında toplanan jüri önüne çıktılar. Büyük jüri, okuyuculardan 721 oy alarak 11’inci sırada yer alan “Orta boylu, kıvırcık lepiska saçlı, altın gözlü, beyaz tenli, zarif endamlı, beyaz krep satenden bir elbise giymiş olan” Feriha Tevfik’i birinci seçti. İkinciliği Semine Nihat Hanım, üçüncülüğü ise 1926’da İpek Film Şirketi tarafından düzenlenen ancak, ciddilikten uzak olduğu için fiyaskoyla sonuçlanan ilk güzellik yarışmasında birinci olan Matmazel Araksi Çetinyan aldı.

Balıkhane Nazırı Mehmed Tevfik Bey’in torunu olan Feriha Tevfik Hanım, organizasyon bozukluğu nedeniyle o yılın Avrupa ve Amerika güzellik yarışmalarına katılamadı. 1930 yılında Amerika’da yapılan yarışmaya katıldı; dereceye giremese de büyük sükse yaptı ve Hollywood’dan film teklifleri aldı. 14 yaşındaydı Feriha Hanım ve çok sevdiği ülkesinden ayrı kalmayı göze alamadığı için teklifleri kabul etmedi. Ülkeye dönüşünde bu kez Yeşilçam yapımcıları peşine düştü. Razı ettiler, ardı ardına çevirdiği filmlerle beyaz perde’ye düştü.

Feriha Hanım 81 yıllık yaşamına dokuz film sığdırdı. Bir Kavuk Devrildi (1939), Tosun Paşa (1939), Allahın Cenneti (1939), Aysel Bataklı Damın Kızı (1935), Milyon Avcıları (1934), Leblebici Horhor Ağa (1933), Karım Beni Aldatırsa (1933), Bir Millet Uyanıyor (1932), Kaçakçılar (1929) filmlerinde başrol oynadı. Ardından tiyatroya geçti. 1939 yılında da bir daha dönmemek üzere, perde ve sahneden uzaklaştı. Bu ayrılışın ayrıntıları üzerine hiç konuşmadı, sadece kırgın olduğunu söyledi. Üç kez evlendi. 22 Nisan 1991’de geçirdiği bir beyin kanaması sonucu hayata veda etti.

Cumhuriyet gazetesi 1930 yılında ikinci bir yarışma düzenledi. Bu kez yeşil gözlü, uzun boylu, ince zarif vücutlu Mübeccel Namık Hanım kraliçelik tacını taktı. 1931 yılında Naşide Saffet Hanım, 1932’de Keriman Halis ve 1933 yılında da Nazire hanım Türkiye Güzeli seçildiler. Halk Nazire Hanım’ı beğenmedi. Bunun üzerine güzellik yarışmalarına bir süre ara verildi. 1948 yılında yeniden başladı.

Konu ilk Türkiye güzelinden açılmışken ilk Dünya güzelimize ile ilk Avrupa güzelimize de kısaca değinelim…

1932 yılında Cumhuriyet gazetesinin düzenlediği güzellik yarışmasını kazanan 19 yaşındaki Keriman Halis, aynı yıl Belçika’nın Spa şehrinde 28 ülkenin katılmasıyla düzenlenen dünya güzellik yarışmasına Türkiye adına katıldı. Yarışmacıların birer birer jürinin önünden geçmelerinin ardından Jüri bir odaya kapanarak uzun süren bir değerlendirme çalışmasına başladı. İçeride jüri başkanı üyelere alışılmadık, anlamlı bir konuşma yaptı:

“Sayın jüri üyeleri… Bugün Avrupa’nın, Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. Bin 400 yıldan bu yana dünya üzerinde hâkimiyet kuran İslamiyet artık sona ermiştir. Onu biz sona erdirdik. Bir zamanlar sokağı bile, pencere arkasından seyredebilen Müslüman kadınların temsilcisi Türk güzeli Keriman, şimdi mayo ile aramızdadır. Bu kızı, zaferimizin tacı kabul edeceğiz ve onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha güzel varmış, yokmuş bu önemli değil... Bu yıl güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu yıl İslamı yenmenin zaferini kutluyoruz. Avrupa’nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa’da dans edenlere bile karşı çıkan Kanuni Sultan Süleyman’ın torunu işte mayo ve sutyen ile karşımızdadır. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize benzeyen bu kızı beğendik. Müslümanların geleceğinin böyle olması temennisiyle Türk güzelini dünya güzeli olarak seçiyor, kadehlerimizi Avrupa’nın zaferi için kaldırıyoruz.”

Keriman Halis işte böyle dünya güzeli seçildi. Resimleri gazetelerde yer aldı. Kartpostal yapıldı satıldı, elden ele dolaştı.

1934’te çıkan Soyadı Kanunu ile ‘Ece’ soyadını alan Keriman Halis bugün 96 yaşında. İstanbul-Çiftehavuzlar’daki evinde oğlu ile yaşıyor.

Gelelim ilk Avrupa güzelimize…

1951 yılında düzenlenen Türkiye güzeli yarışmasında birincilik tacını İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi öğrencisi Günseli Başar taktı. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde okurken hocalarının ısrarıyla, Cumhuriyet gazetesi tarafından düzenlenen güzellik yarışmasına katıldı. Kraliçe seçilişinin ertesi yılı İtalya’nın Napoli kentinde yapılan Avrupa Güzellik yarışmasında Türkiye’yi temsil etti ve Avrupa Güzeli seçildi. Napoli’ye gittiğinde o da Keriman Halis gibi 19 yaşındaydı. 19 yarışmacı arasından birinci seçildi.

Günseli Başar’ın hayatı da Feriha Tevfik ve Keriman Halis gibi Avrupa güzeli seçildikten sonra değişti. Günseli önce okulu bıraktı. Davetten davete, yemekten yemeğe koştu… Yoğun tempolu bir yaşam sürdürdü. İki kez evlendi, bir kızı oldu. Film tekliflerini geri çevirdi, gazetelerde yazı yazması için gelen teklifleri kabul etmedi. Ama Hürriyet gazetesinin sahibi Erol Simavi’nin teklifini, kızını yurt dışında okutma karşılığında kabul etti. “Günseli Oradaydı” adlı köşesinde yaklaşık bir yıl yazdı. 1978’de geçirdiği trafik kazası iş hayatını bırakmasına neden oldu. Yüzüne 33 dikiş atılmış, kafatasında çatlak oluşmuş, kolu kopmuş, defalarca ameliyat olmuştu… İstanbul’u terk etti, Bodrum’a yerleşti. Bugün 77 yaşında olan Türkiye’nin ilk Avrupa güzeli şimdi kedisiyle yaşamı paylaşıyor…