HALKEVLERİ
Bugün Halkevlerinin Büyük Atatürk tarafından kuruluşunun
78’inci yıldönümü.
Halkevleri kuruluşu Türkiye Cumhuriyeti tarihinde
girişilmiş en geniş ve en etkili “Halk eğitim
girişimidir.”
Gönüllü hizmet esasına dayanan halkevlerini kurmak ve
onlar aracılığıyla yurtta sosyal ve kültürel alanda
büyük sorunları çözümlemek fikri Atatürk’ün buluşudur.
Atatürk’ün halkevlerini kuruşunda güttüğü amaçları
araştıracak olursak görürüz ki:
Türk ulusal şuurunu uyanık ve hazır tutmak, aydınla halk
arasındaki gerekli köprüleri kurmak, halktan aldığını
işleyerek tekrar halka vermek, kitaplarla, konferans ve
söylevlerle kolayca halkın kabulüne vardırılamayacak
olan ve hatta kanunlarla sindirilemeyecek ulusal ve
çağdaş girişimleri, düzenlenen her türlü gösteriler
içinde rahat rahat vatrandaşa mal etmek, sonuçta,
devrimlerimizin felsefesinde ifadesini bulan Atatürk
İlkelerini halkın düşüncesinde kökleştirmek görevi ile
halkevleri kurulmuştur.
Bu amaçla hizmete giren halkevleri kısa süre içinde
bütün yurda yayılmış ve 1932’den 1950 yılına kadar geçen
onsekiz yıl içinde memleketimizdeki halkevleri ile
halkodalarının sayısı 480’i bulmuştur.
Halk için, halk içinde açılmış olan kuruluşlar halkın
sosyal değerlerine dayanmaktaydı. Atatürk Devrimlerinin
yayılmasına, halk tarafından benimsenmesine çalışan
halkevlerinin ve halkodalarının kendileri de ileri ve
devrimci bir görüşün ve düşünüşün eseriydi. Kapıları
sınıf, yaş, seviye ve siyasi görüş ayrılığı
gözetmeksizin kadın, erkek bütün vatandaşların
faydalanmasına açıktı. Bu çatı altındaki toplanmalar
yaklaştırıcı, kaynaştırıcı, birleştirici nitelikleriyle
milli şuurun doğmasına, gelişmesine, milli birliğin
kuvvetlenmesine yardım ediyordu…
Yurtta geniş halk kitleleri arasındaki yaşayış ve görüş
ayrılıklarını azaltıp, zamanla ortadan kaldırmaya, Türk
insanı için yeni bir milli sanata, bir dünya görüşüne ve
kültürüne sahip olmanın yolunu bulmaya ve açmaya çalışan
halkevleri, böylelikle memlekette milli benliği
kaybetmeden ileri ve çağdaş bir düzeye ulaşmış bir insan
topluluğu yetiştirmeye çalışıyordu. Bu amaçlar için
halkevleri birer “halk okulu”, birer “halk
yetiştirme yeri” hizmetini üstlenmişti.
Halkevlerinde genel olarak “aydınların halkı
yetiştirmesi” diye bir konu yoktu. “Halkın
yetiştirilmesi” davası vardı. Orada halk
aydınlardan, aydınlar da halktan karşılıklı olarak çok
şeyler öğreniyorlardı. Halkevinde halk ve aydın
birbirini tamamlıyordu. Halkevleri aynı zamanda da birer
yardımlaşma ve dayanışma merkezleriydi.
Bu kadar önemli sosyal ve kültürel işlevleri yerine
getiren Halkevleri memleketimizin çok partili hayata
girdikten sonra tüzel kişilikli bir kuruluş olarak
kurulmadığı için asli görevini tam olarak yerine
getiremez hale geldi. 1950 yılında da reşit ve bağımsız
bir hayata kavuşturulacak yerde son derece hatalı bir
davranışla bu milli hizmet yuvaları kapatıldı.
Heyecanlarımızı hep birlikte duyduğumuz ve sayılı
günlerimizde marşlar dinlediğimiz, içinde coşup
heyecanlandığımız halkevlerinin, tekrar açılmasının uzun
zaman özlemi içinde kaldık.
27 Mayıs devrimiyle birlikte halkevcilik fikri yeniden
doğdu ve halkevlerinin kapatılmasıyla sosyal bünyemizde
meydana gelen büyük boşluğu doldurmak için Türk Kültür
Dernekleri kuruldu.
Daha sonra 21 Nisan 1963 tarihinde toplanan Türk Kültür
Derneklerinin Kurultayında bu derneğin adı oy birliği
ile “Halkevi”ne çevrildi.
Bu dönemde kurulan halkevleri, Dernekler Kanununa göre
kurulmuş tüzel kişilikli bir dernektir. Dernek tüzel
kişi olarak siyasetle uğraşmaz. Bugün yeniden yurdun
dört bir köşesine yayılmış olan halkevleri, eski
halkevlerinin yerini tutmasa bile, onun işlevlerini
yerine getirme çabası içinde olmalıdır.
Türk yurdunun ve tarihinin derinliğindeki uygarlığı gün
ışığına çıkarmak, bu yolda tarihsel ve çağdaş kültür ve
sanat değerlerini işleyerek ulusça ortak bir kültür ve
sanat yaratmak, bunları halktan alıp halka vermek, bugün
de halkevlerinin ana görevi olmalıdır.
Bu görevlerin yerine getirilmesinde halkevleri,
devrimci, ilerici ve bir kelime ile Atatürk’çü olmanın
heyecanını duymalıdır. Çünkü bu ideali, 19 Şubat
1932’de, halkevleri için Atatürk’ün söylediği şu
sözlerden almaktadır:
“Gençlik istikbalin ışığıdır. Gençlik mütemadiyen
gelişen ve yetiştiren bir çalışmanın içinde
yaşatılmalıdır. Millet şuurlu, birbirini anlayan,
birbirini seven, ideale bağlı, bir halk kitlesi halinde
teşkilatlandırılmalıdır. En kuvvetli ders vasıtalarına
ve yetişkin öğretmen ordularına malik olmak kâfi
değildir. Silah kuvvetinden, her türlü cebir ve madde
kuvvetlerinden daha müessir olan fikir kuvvetidir.
Milletimizi bu sahada yetiştireceğiz.” |