KURTULUŞ, ORTAÇ VE NAZIM
Bugün büyük bayram. Bugün Kurtuluşumuzu noktaladığımız
gün. Bugün bağımsızlığımızı kanıtladığımız gün… Bugün
Zafer Günümüz bizim… Bakın, ne diyor Yusuf Ziya Ortaç:
“Akdeniz’e
26 Ağustos, gece sabaha karşı,
Topların çelik ağzı çaldı bir hücum marşı.
Bu ölüm bestesinin içinde yandı dağlar,
Altüst oldu siperler, eridi demir ağlar.
Fırtınadan yeleli, yıldırımdan kanatlı,
Alevlerin içinden geçti binlerce atlı.
Çığlıkla, iniltiyle sarsıldı, köşe bucak,
Savruldu gök yüzüne: kafa, kol, gövde, bacak!
Rüzgârlarla atbaşı yarış etti bu akın,
Şimdi yakınlar uzak, şimdi uzaklar yakın!
Akdeniz, ayakları altında ordumuzun,
Mavi bir atlas gibi serilmişti upuzun.
Çekti Kadifekale albayrağını yine,
Güzel İzmir büründü yine eski rengine.
Süngüler ilk amaca tam on dört günde vardı,
O gururlu alınlar yere düşüp yalvardı.”
Dünyada hiçbir ülkede, hiçbir millette görülmemiş bir
savaştır Türkün bağımsızlık savaşı… Çok farklıdır, çok
özeldir Türkün Kurtuluşu. Ne güzel anlatır bunu Nazım
Hikmet:
“Ayın altında kağnılar gidiyordu
Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon’a doğru
Toprak öyle bitip tükenmez
Dağlar öyle uzakta,
Sanki gidenler hiçbir zaman
Hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşeden tekerlekleri ile
Ve onlar
Ayın altında dönen ilk tekerlekti
Ayın altında öküzler
Başka ve küçük bir dünyadan gelmişler gibi
Ufacık, kısacıktılar
Ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
Ve ayın altından akan
Toprak
Toprak
Topraktı”
|