SORMAZLAR MI ADAMA!
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal MHP lideri Devlet
Bahçeli’nin sert ve kesin tavrına karşın daha ılımlı bir
üslupla net bir duruş sergiliyor:
“Gelinen noktada, içeriği belli olmayan proje,
Türkiye’yi birleştirme değil, aksine bölünmeyi
hızlandırma kaygı ve kuşkularını artırmıştır. CHP olarak
gideceği limanın belli olmadığı, rotası bilinmeyen bir
gemiye binmeyiz. CHP bu işte yoktur!”
Yani,
Hükümetin Devlet ve Millet projeleri olarak sunduğu, tüm
kurum ve kuruluşların, asker ve sivil herkesin “Olur”
vermesi gereken ve asıl adı “Kürt Açılımı” olan projesi
muhalefetin dışında ve karşısında gelişiyor.
Şimdi, yarışa çıkan atletin bir ayağı topal, bir gözü
kör ise nasıl koşacak?
CHP lideri Baykal’ın açıklaması bizim görüşümüz ile
örtüşüyor:
“Bu proje, Sayın Başbakan küfürlü ve hakaretlerle
reddetse de dış kaynaklıdır ve içerden ve dışardan
ısrarla Türkiye’yi belli bir yerlere itmektedir. Tıpkı
2007 yılındaki gibi bundan birkaç ay önce, 2009 yılının
Nisan ayında Atlantik Konseyi adlı kuruluşun
toplantısında -ki bu toplantının finansmanını Norveç
Hükümeti sağlamıştır eski ABD ve İngiliz Büyükelçileri
de katılmışlardır- yeni rapor hazırlamıştır. Yol
haritası işte orada çizilmiştir ve bu çok tehlikeli
gelişmeleri içinde barındırmaktadır.”
Baykal bu değerlendirmeyi yaparken, ABD’nin Ankara
Büyükelçisi de, ANKA Ajansı’na bir açıklama yaptı:
“Kürt Açılımı bir Türk Projesidir. ABD Türkiye’nin
demokratikleşmesine destek veriyor ama bu proje kendi iç
meselesidir.”
Nedir bu telaşınız ekselans?
Türkiye bir bölünme telaşının içinde, anladık da sizin
telaşınız nereden kaynaklanıyor?
“Demokrasi ve barış” vaadi ile girdiğiniz Irak’tan asker
çekmenizin zamanı daralıyor da ondan mı? Yoksa toprağını
işgal ettiğiniz, milletini parçaladığınız devletle,
işiniz bitti de ondan mı?
Yaptıklarınızdan sonra bu bölgede kim, nasıl inansın
sizin dediklerinize?
Amerikalının açıklamasını Baykal’a ileten basın
mensupları sordular CHP liderine:
“ABD’nin Ankara Büyükelçisi’nin bu açıklamasını nasıl
değerlendiriyorsunuz?”
Baykal soruya soruyla yanıt verdi:
“Norveç’ten de bir açıklama geldi mi?”
Evet, ABD, Norveç, AB etiketli, İmralı damgalı yol
haritası az çok belli olmaya başladı. Önceliklerini
sıralayalım:
Üniversitelerde Kürtçe kürsüler kurulacak. Orada
öğretmenler yetiştirilecek. Bunlar bölgede Kürtçe eğitim
verecekler ve tıpkı polislerde olduğu gibi diğer kamu
kurum ve kuruluşlarında da Kürtçe bilen memurlar ve
personel istihdam edilecek. Bunun yanı sıra, bir de
Kürdistan adı altında otonom benzeri yerel bir yönetim
oluşturulacak ve kendi dilinde eğitim ve öğretim imkânı
tanınacak (!) Eksiksiz, tam bir bölünme…
Bu istekler tabii ki Türkiye Cumhuriyeti’nin “kurtuluş
ve kuruluş felsefesine” aykırı. Cumhuriyetin kuruluşunda
“Tam Bağımsız, Ulusal Egemenliğe dayalı bir Devlet”
öngörüldü, her üniter devlette olduğu gibi “Dil Birliği”
temel alındı.
Sen bu Devletin dilini bölüp parçalarsan, Devletin
bireyleri nasıl, hangi dille anlaşıp kaynaşacaklar?
Deniz Baykal, önemli bir başka noktaya daha değindi:
“Çözüm projesi çözülmeyi beraberinde getiriyor gibi bir
kuşku yarattı. Toplumu gerdi. Bakınız, siyasi partiler
gerilim içinde. Sanatçılar bölündü, birbirlerini
eleştirip suçluyorlar. Yazarlar gergin ve yazıları
giderek sertleşiyor. Sivil Toplum kuruluşları arasında
farklı görüşler dile getiriliyor. Bu proje ne getiriyor,
bilen yok. Annelerin gözyaşları dinsin, barış gelsin
deniyor. Ama gözyaşları nasıl dinecek? Barış nasıl
gelecek? Hükümet bir şey yapıyor, içinde muhalefet yok!
Bu proje milleti ayrıştıracaktır. Biz bu yanlışın içinde
olmayız, olamayız. Irak ortada, Yugoslavya’da neler
oldu, biliyoruz. Bu bizde Birinci Dünya Savaşı
sonrasında denendi, ama bu çözülmeye direndik. Şimdi
yine aynı oyun, ayni harita sahneye konulmak isteniyor.”
Görünen odur ki, her iki muhalefet partisi de “Milletin
birliği ve Vatanın bölünmezliği” ilkeleri etrafında saf
tutmuş durumdalar. Bu yüzden de karşı taraftan tepkiler
yağıyor:
“Katı milliyetçilikle barışı engelliyorlar… Kanın
durmasını istemiyorlar…”
İyi de, “Terörle mücadele yerine teröristlerle müzakere
yaparak mı barış gelecek? Akan kanlar duracak?” diye
sormazlar mı adama? |