Sürreya Arın-M.Yaşar Bostancı-Selim Esen, Capri-Mayıs 1973

 
   
 

ESKİ BİR ARKADAŞ GİBİ

Kemal Ateş[1]

 

 

                Selim Esen’in ‘Açık Çerkmece’si son zamanlarda severek okuduğum anı kitaplarından oldu. Benim de romanlarımın konusu olan, dokuz yaşımda geldiğim Ankara’yı anlatan kitaplara ayrı bir ilgi duyuyorum. Bütün kentlerimiz hızla gelişiyor, keşke hızla güzelleşiyor da diyebilseydik. Bu büyüme, çirkinleşme yarışının birincisi var mı bilemiyorum, ama Ankara’nın çok hızlı değiştiğini, büyüdüğünü, bu anlamda en önde koştuğunu biliyoruz.

Selim Esen’in kitabını okurken, bu hızlı değişim i,çinde unuttuğumuz pek çok şeyi yeniden anımsadım. Yazar, yalnız kendi anılarını değil, duyduklarını, işittiklerini, okuduklarını da yazıyor. Ankara’nın eski sokakları, sinemaları, tiyatroları, meyhaneleri, lokantaları, anıtları bir bir gözümüzün önünden geçiyor.

Kabadayısından şairine, yazarına, şarkıcısına değin, Ankara’da yetişmiş ünlülerde var anlattıkları arasında.

 

Minik bir düzelti

‘Açık Çekmece’, yıllar sonra karşılaştığınız bir mahalle arkadaşınızla eski günleri yâd eder gibi bir tat alarak okuyorsunuz. Böylesi buluşmalarda unutulanlar anımsatılıur, eksikler tamamlanır, bazen de yanlış bilinenler düzeltilir. Ben de eski günleri yâd ettiğim bir arkadaşın yanlışını düzeltir gibi, kitabın bir yerinde önemli saydığım bir yanlışı düzeltmek isytiyorum: “Türk Dil Kurumu’nun 1955 yılında ‘bilim’ dalında ödüle layık gördüğü isim ise Abdülhak Hamid Tarhan’dı. Tarhan (1852-1937), nedense ölümünden tam 18 yıl sonra, ödüle layık görülmüştü. Ödül bilim dalında verilmişti, ama Tarhan bilim adamı değildi. 1928’de milletvekili seçilmiş, ölünceye kadar da milletvekili kalmıştı… Tanzimat dönemi edebiyatçıları arasında sayılan Tarhan, lirik, epik ve felsefi şiirler yazmıştı.”

Eski Türk Dil Kurumu böyle bir yanlış yapmadı; Kurum’un o günlerini iyi bilenler, şaire bilim ödülü vermek gibi bir yanlışı, yanlıştan da öte, böyle bir saçmalığı akıllarının ucundan bile geçirmezler. Türk Dil Kurumu’nun 1955 yılında verdiği bilim ödülünü kazanan Abdülhak Hamit Tarhan değil, onu konu alan eseriyle Prof.Dr. Gündüz Akıncı’dır. İnternette de karşımıza çıkan, gittikçe yaygınlaşan bu yanlışı düzeltmek ise öncelikle TDK’nın işi olmalıydı, ama onlar Kurum’un geçmişini kusurlu gösterecek her şeyden mutlu olduklarından mı nedir, oralı bile değiller.
 

[1] Radikal Kitap Eki, 04Mart 2011, s.62.