13.05.2012, Kavala-Yunanistan, Selanik mübadilleriyle

 
   
 

312. MADDE SABIKALILARI[1]

 

                Hoca ve talebesi nasıl da umutlanmışlardı?

Oysa Yüksek Seçim Kurulu son noktayı koydu: “Yıllanmış politikacı Necmettin Erbakan ve talebesi Recep Tayyip Erdoğan 312. madde sabıkalısıdır.”

 

Peki Hoca ve talebesi bugüne nasıl geldiler, anımsatalım...

                Kapatılan RP’nin Genel Başkanı yasaklı politikacı Necmettin Erbakan, 25 Şubat 1994 günü Bingöl’de yaptığı konuşmada şunları söylemişti:

                “Allah’ın izniyle çile devri bitti. Zulüm bitti. Türkiye’de Rusya’dan daha büyük devrim oldu. Nasıl komünizm çöktüyse, Türkiye’de de batı taklitçiliği gavur uşaklığı çöktü. Artık bu ülkede 12 parti yok. 2 tane parti var. Hak ve batıl. RP’nin dışındakiler hepsi batıldır. Hepsi tek parti sayılır. Bunlar gavur uşağı. Bu ülkenin evlatlarına ne dediler? Dinini bir tarafa bırakacaksınız. Ne din ne dünya bıraktılar.

                Bu ülkenin evlatları asırlar boyu mektebe başlarken besmeleyle başlar. Siz geldiniz bu besmeleyi kaldırdınız. Ne koydunuz yerine ‘Türküm Doğruyum Çalışkanım’ Sen bunu söyleyince öbür taraftan da Kürt kökenli Müslüman evladı, ‘Ya öyle mi, ben de Kürdüm, daha doğruyum, daha çalışkanım’ deme hakkını kazandı. O meclis yarın inananların eline geçecek. Bütün haklar kan dökülmeden verilecek.”

 

                Bu konuşmadan sonra Diyarbakır DGM’de yargılanan Necmettin Erbakan, 5 yıl siyaset yasağı almıştı. 22 Şubat 2003 tarihinde sona erecek olan yasak Erbakan’a siyaset yapma olanağı tanımıyordu.

 

                İstanbul eski Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kaderi de ustası Necmettin Erbakan’la örtüştü.

                Erdoğan, 6 Aralık 1997’de Siirt’teki bir mitingde yaptığı konuşması nedeniyle “Halkı din ve ırk farklılığı gözeterek, kin ve düşmanlığa dayalı tahrik ettiği” gerekçesiyle Diyarbakır 3 No’lu DGM’de 10 ay hapis ve 716 milyon 666 bin lira para cezasına çarptırılmıştı. Erdoğan,

                “Türkiye’de düşünce özgürlüğü yok ve ırk ayrımı yapılıyor. Referansımız İslamiyet. Bizi, hiçbir zaman sindiremezler. Batı insanının bile inanç hürriyeti var. Türkiye’de neden buna saygı gösterilmiyor” dedikten sonra şu şiiri okumuştu:

 

                “Minareler süngü, Kubbeler miğfer, Camiler kışlamız, Müminler asker.”

                Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürmüştü:

                “Türkiye’deki ırk ayrımına kesinlikle son vereceğiz. Çünkü Refah Partisi diğer partilerle zıt fikirde. Bizi sindiremezler. Gökler, yerler açılsa, üzerimize tufanlar, yanardağlar saçılsa yolumuzdan dönmeyiz. Benim referansım İslamiyet’tir. Bunu yerine getiremiyorsam, yaşamanın ne anlamı var. Batı insanının bile inanç hürriyeti var. Avrupa’da ibadete, başörtüsüne saygı duyuluyor. Ama, Türkiye’de engelleme getiriliyor. Türkiye’de neden buna saygı gösterilmiyor. Okunan ezanı kimse susturamayacak. Çünkü, ezanın sustuğu yerde insanların huzuru olmaz.”

 

                Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık hayali bir şiir yüzünden suya düştü. Tartışmalara neden olan şiirin kime ait olduğu bir türlü anlaşılamamıştı. Şiiri seslendiren Recep Tayyip Erdoğan, “şiir Ziya Gökalp’indir” diyordu. Tarih araştırmacısı-yazar Murat Bardakçı bu iddiaya son noktayı koydu. Ziya Gökalp’in kitaplarında “Minareler süngü, kubbeler miğfer” diye başlayan bir şiir yoktu ama yine Ziya Gökalp’in 1912’de, Balkan Savaşı sırasında yayınladığı “Asker Duası” adlı bir başka şiirine “minare”, “süngü”, “kubbe”, “miğfer”, “kışla” gibi kavramlar ilave edilmişti. O anlamda olayda “saptırma” ve “montaj” vardı. Araştırma derinleştirilince şiirin, 1981 yılında vefat eden Cevat Örnek adında bir şaire ait olduğu anlaşıldı. Şairin “İlahi Ordu” başlıklı şiiri son olarak 13 Mayıs 1999 tarihli Tempo Dergisi’nde yayınlanmıştı:

 

                “Minareler süngü, kubbeler miğfer,

                Camiler kışlamız, mü’minler asker,

                Bu ilahi ordu dinimi bekler,

                Dillerde tevhid Allahu Ekber.

                Mü’minler ordusu Hakk’ın kolunda,

                Batılla savaşır dini uğrunda,

                Ezelden Ebede Kur’an yolunda,

                Allahu Ekber, Allahu Ekber.

                Hak dinin rehberi Resul-i Ekrem

İman telkin eder hadisi her dem

Dinimizde yoktur gizli ve mahrem

Doğrudan doğruya Allahu Ekber.”

 

AKP ve SP mitinglerine katılanlar bunların görüşlerini yansıtmıyorlar mı? Ne dersiniz?..( Şırnak, Cizre-29.09.2002)


 

[1] İlk Hedef, ekim 2002 yıl:2 sayı:13 s.15-16