03.06.2010, SSKSitesi-Kuşadası, İzzet Erkan ve Ömer Esen'le

 
   
 

OLAYLARIN İÇİNDEN

ACIMIZ BÜYÜK…

                İdam cezasının kaldırılması gündeme geldiğinde, akil adamlarla aynı görüşü paylaşmıştım:

“Şimdi tam sırası… Terör örgütünün başı yakalandı. Öcalan, 30 küsur bin insanın katili olarak hesap versin ve idam edilsin, sonra kaldırırsınız. Yarın öbür gün bin pişman olursunuz, vicdanlarınız sızlar ama iş işten geçmiş olur”, demiştim.

                O gün bugündür fidan gibi gençlerimizi toprağa veriyoruz, ama İmralı’da beslenen PKK terör örgütünün baş sorumlusu oturduğu yerden örgütünü yönlendirip yönetiyor. DTP emrinde, ÖDP desen koltuk değneği… Oysa idam cezası kalkmadan gereği yapılsaydı, geçmişteki Kürt isyanlarında olduğu gibi PKK da dağılır giderdi.

                Bunu yapmadık, yapamadık. Olan milletimize oluyor.    

                Filiz gibi anneler eşsiz, gonca çocuklar babasız kalıyor.

                Şehit analarının ve babaların göz pınarları kuruyor.

                Her cenazede içimiz eriyor, kahroluyoruz…

                Lice’deki 9 şehidi duyduğumda, dondum kaldım. Çakıldım olduğum yerde… Kuşkusuz, milletimizin duyarlı tüm fertleri aynı duyguyu paylaşmışlardır.

                Acımız çok büyük, çok… Kolay kolay dinmez bu acı…

                Milletimizin başı sağ olsun, Allah şehit ailelerine, Türk Ordusu’na sabır versin!

                9 şehit haberini aldığımızda, kulaklarımda DTP Iğdır milletvekili Pervin Buldan’ın son konuşması çınladı:

                “Van’ı aldık, Siirt’i de, Iğdır’ı da aldık, Hakkâri’de yüzde 90 oy aldık, bu seçimde Kürdistan’ın sınırları oylarınızla çizilmiştir.”

                Bak sen…

                Yani ne diyor? Biz bölücüyüz diyor… Suç mu bu? Suç!

                Hanımefendi, önce siz bu saydığınız yerleri almadınız. Siz oralardaki yerel yönetim seçimlerini aldınız. Sonra, yaptığınız etnik milliyetçilik, milletvekili yemininizle ters düşmüyor mu? Hani o TBMM’ye ayak bastığınız gün kürsüden, “… ve şerefim üzerine yemin ederim…”le sonlandırdığınız yemininizle.

Peki, hanımefendi, Kürdistan olarak nitelediğiniz yerlerde neden bir Türk vatandaşı olarak bulunuyorsunuz? Bunun sonuçlarına nasıl katlanacaksınız?

                Bakınız, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ da mensubu olduğunuz parti ile ilgili görüşlerini net biçimde açıkladı. Sizlerin bulunduğunuz yere, yani Meclise gitmediklerini vurguladı:

                “Bu partinin sözcüleri ile bölücü terör örgütünün eylem ve söylemleri örtüşüyor. Daha bu sabah 9 vatan evladımızı teröre karşı kaybettik. Benim onlarla aynı çatının altında bulunmam mümkün olabilir mi?”, dedi.

                PKK sorunu tartışılırken kendilerini “aydın” olarak tanımlayanlara ders olacak nitelikte bir yaklaşım sergiledi Org. Başbuğ.

Hiç kuşkunuz olmasın, entel takılan malum insanlar yarın ilk iş olarak Genelkurmay Başkanını “Katı davranmakla” bizleri de “Statükocu ve militarist” olmakla suçlayacaklar (!)

Olsun… Yarası olan gocunur, bizim yaklaşımımız sadece ve sadece ülke bütünlüğü ve ulusal birlikten yana olmaktır. Gerisi vız gelir, tırıs gider.