10.05.2012, Grebena-Yunanistan, Miço, Sultan Su Esen ve Ferdane Akpınar'la

 
   
 

MANASTIRLI AHMET HAMDİ BEY

 

Hamdi Bey telgrafçıdır. “Telgrafçı Manastır’lı Hamdi Bey” adıyla anılmıştır. 16 Mart 1920 tarihinde, İstanbul’un İngilizler tarafından işgal edilmeye başlandığını Ankara’ya Müdafaa-i Hukuk Hey’et-i Temsiliyesi’ndeki Mustafa Kemal’e ilk haber veren telgrafçımızdır.

Hamdi Bey, nöbetçi memur bulunduğu görevinde, bu tarihi olayı saat onda, Ankara’ya şu satırlarla iletir:

“Ankara’da Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne,

Bu sabah, Şehzadebaşındaki muzika karakolunu, İngilizler basıp, oradaki askerlerle, İngilizler müsademe ederek neticede şimdi İstanbul’u işgal altına alıyorlar. Berayi malumat maruzdur.

Manastırlı Hamdi.”

Haberi alan Mustafa Kemal Paşa, Manastır’lı Hamdi Bey’in bu telgrafının altına kurşun kalemiyle:

“Serian Kolordular’a benim imzamla-M.Kemal”

işaretini koyarak, işgal olayının gelişmesi hakkında yeni bilgileri beklemeye başlar. Nitekim Manastır’lı Hamdi Bey bilgi vermeye devam ederek, en güvenilir arkadaşlarının ve herkesin, işgalin gittikçe yayılmaya devam ettiğini söylediklerini, hatta Harbiye’ye de girildiğini ve Beyoğlu telgrafhanesinin önünde İngiliz askerlerinin bulunduğunu, fakat telgrafhaneyi işgal edip etmeyeceklerini o an için bilmediğini de bildirir.

Bu sırada, Harbiye telgrafhanesinden memur Ali de, Mustafa Kemal’e şu bilgiyi iletir:

“Sabah İngilizler basarak altı kişi sehit ve onbeş kadar da mecruh oldu. Şimdi, İngiliz askerleri dolaşıyor. Şimdi, işte, İngiliz askerleri nezarete giriyorlar. İşte içeri giriyorlar. Nizamiye kapısına. Teli kes! İngilizler buradadır.”

Kısa bir süre sonra Manastır’lı Hamdi tekrar Mustafa Kemal Paşa’yı bularak şu satırları geçer:

“Paşa hazretleri,

Harbiye telgrafhanesini de İngiliz bahriye askeri işgal edip, teli kat ettiği gibi, bir taraftan Tophane’yi işgal ediyorlar. Bir taraftan zırhlılardan asker ihraç olunuyor. Vaziyet vahamet kesbediyor efendim. Sabahki müsademede 6 şehit, 15 mecruhumuz vardır. Paşa hazretleri, Emr-i devletlerine muntazırım.

16 Mart 1920

Hamdi”

Hamdi Bey, biraz sonra şöyle devam eder:

“Sabahki, bizim asker uykuda iken, İngiliz bahriye efradı karakola gelip işgal etmekte iken, askerimiz uykudan şaşkın kalkınca müsademeye başlanıyor. Neticede bizden altı şehit, onbeş mecruh olup, bunun üzerine zaten mel’anetlerini tasavvur etmiş ki hemen zırhlıları rıhtıma yanaştırıp Beyoğlu cihetini ve Tophane’yi işgal edip, bir taraftan Harbiye Nezareti’ni işgal etmişler, hatta şimdi ne Tophane ve ne de Harbiye telgrafhanesini bulmak kabil olmuyor. Şimdi de haber almış olduğuma nazaran Derince’ye kadar tevessu ediyormuş efendim.

İşte Beyoğlu telgrafhanesi de yok. Orasını da işgal ettiler galiba. Allah muhafaza buyursun. Burasını işgal etmesinler. İşte Beyoğlu telgraf memurları, müdürleri geldiler. Kovmuşlar.

Bir saate kadar burası işgal olunacaktır. Şimdi haber aldım efendim.”

Telgrafçı Hamdi Bey’in o günlerde gösterdiği büyük cesaret ve görev tutkusunu Mustafa Kemal Atatürk, her vesileyle, takdir dolu cümlelerle anar. Ve Nutuk’ta, Hamdi Bey’e özel yer ayırarak minnet duygularını şöyle dile getirir:

“Bu hamiyetli ve cesur Manastır’lı Hamdi Efendi olmasaydı, İstanbul felaketinden kim bilir haber almak için, ne kadar intizarlar içinde kalacaktık. İstanbul’da bulunan nazır, meb’us, kumandan, teşkilatımız mensupları içinden bir zat çıkıp vaktiyle bize haber vermeyi düşünememiş olduğu anlaşılıyor. Demek ki cümlesini heyecan ve halecan kaplamıştı. Bir ucu Ankara’da bulunan telin İstanbul’da bulunan ucuna yanaşamayacak kadar şaşkın bir hale gelmiş olduklarına bilmem ki hükmetmek caiz olur mu? Telgraf memuru Hamdi Efendi bilahare bizzat Ankara’ya gelerek karargâhımız telgraf memurluğunu ifa etmiştir. Kendisine borçlu olduğum teşekkürü burada alenen ifade etmeyi, milli ve vatani vazifelerimden addederim.”

90 yıl sonra bugün, kendisini rahmetle anıyoruz.