Arif Berberoğlu ve Ahmet Say ile Ankara Kitap Fuarı imza gününde, Mart 2012

 
   
 

POLİS TELSİZİ               

 Katran zifiri karanlığı delen siren sesi beş katlı apartmanın önünde hırlayarak sustu. Polis aracının içinden bir ses heyecanla, “Kırkbeş Oniki… Merkez, Kırkbeş Oniki… Merkez” anonsunu yaptı. Sonra devam etti:

“Merkez alet kontrol.” Merkez: “Elinizdeki alet değil, cihaz.” Kırk beş Oniki: “Aletin

cihaz olduğu anlaşıldı merkez.” Yanıtını verdi.

Külüstür polis aracındaki 3 polis Kavaklıdere Karakolu’na gelen bir telefon üzerine

Kuzgun sokak’taki 23 numaralı binaya gelmişlerdi.

                Telefonu açan 2.katta oturan şair Hüsamettin Ünsal’dı. Kapı komşusu Ferdane Hanım’ın yine sevgilisiyle kavga etmekte olduğunu, canhıraş sesler arasında “Yandım anam…” nidasını duyduğunu söylemiş, “Cinayet var!” demişti.

                Saat gece yarısını çoktan geçmişti…

                Araçtan inen 2 polis apartman kapısına yöneldiklerinde nereden geldiği belli olmayan silah sesleri üzerine yere kapaklandılar. Telsizi olan memur:

“Merkez tarandık.” Derken Merkez’den, “Hayır, efendim aranmadınız…” Yanıtı geldi.

*

                Kavaklıdere Karakolu’nda altıncı yılını dolduran polis memuru Sabahattin, yedi çocuklu yoksul Yozgatlı bir ailenin tek erkek evladıydı. Ankara’da oturan ve eşi komiser olan en büyük ablası’nın kocasının yardımıyla önce bekçi olmuş sonra da polis memurluğuna terfi etmişti. İşini, arkadaşlarını seviyor, Tek kanallı devlet televizyonunun ilgiyle izlenen dedektif dizisindeki baş rol oyuncusu komiser Colombo gibi olmayı hayal ediyordu. Dizi iyiydi de Sabahattin dizide izlediklerini uygulamakta zorlanıyordu.

                Yine araçla çıkılan bir devriye görevinde, müdürü ile arasında şu konuşma geçti:

“Müdürüm araç intikal etsin mi?”

“Etsin ama içinde şöförü de olsun.”

*

                Anarşinin kol gezdiği, sokakların teröre teslim olduğu günlerdi… Üniversitelerde asayiş sağlanamıyordu. Her gün birkaç gencin yaşamını yitirmesi tüm ülkeyi yasa boğmuştu. Analar, babalar, kardeşler bugün ne olacak kaygısıyla adeta diken üstünde oturuyorlardı.

                Üniversitelerin, yüksekokulların çoğunlukta olduğu Ankara’nın Beşevler semtinin güvenliğinden Çankaya Emniyet Amirliği sorumlu tutulmuştu.

                Haftayı sakin geçiren üniversite gençliği, Cuma gününe hazırlanıyordu. Adana’da karşı grupla girdikleri çatışmada yaşamlarını kaybeden bazı arkadaşlarını Ankara’da toprağa vereceklerdi.

                Üniversiteliler önce okul binası önünde bir tören düzenlediler. Hoca’lar, öğrenciler ateşli konuşmalar yaptılar. Sonra kortej mezarlığa doğru yola çıktı.                 

                Çankaya Emniyet Amirliğinin asayiş şubesi memurları da her zaman olduğu gibi olayı izlemekteydi. Bir olay çıkmasından kuşku duyan ekip amiri, olay yerindeki güvenlik görevlilerine sordu:

“Camide son durum nedir?” Yanıt yine ilginçti:

“Cenazeler mezarlığa seyir halindeler… 

*

                Bayram günü doğmuştu… Köyün ananesi bu gün doğan çocuklara “Bayram” adının verilmesini öngörüyordu.

                Bayram büyüdü, büyük şehrin yolunu tuttu. Başarılı bir eğitimden sonra polis memuru olmaya hak kazanmıştı. İlk görev tayini Bahçelievler Karakolu oldu. Henüz çalışma arkadaşlarıyla tanışmıştı ki Kurban Bayramı geldi çattı. Karakol Amiri Bayram’ı semt pazarı yanında kurulan kurbanlık hayvan çadırlarının güvenliğinden sorumlu tutmuştu. Bayram zimmetindeki telsizi ile önemli gördüğü olayları amirine bildirecekti.

                Arife günü bir celep koşarak yanına geldi.

“Polis emmi tosunum kayboldu…”

Bayram, olayı dinledikten sonra telsizi eline aldı, amirini aradı:

“Amirim, orta kilolu, kara renkli, boynuzlu bir tosun kaybolmuş.”

Amir genel anons yapmaya karar verdi:

“Anlaşıldı… İstasyonlar not alın. Kaybolan tosun eşkâli veriyorum.”

*

                Ankara’nın gece eğlence merkezi Çankırı caddesi’nde olaysız gün geçmezdi. Tabarin Bar, Anamur Gece Kulübü, Ana’nın Yeri mimli mekânlardı. Her gece, ama her gece, birinden birinde mutlaka bir olay çıkardı.

                Hafta sonunun bereketi ile hıncahınç dolan Ananın Yeri’nde gece yarısı dananın kuyruğu koptu. Karşı masada müşteri yanında oturan yabancı konsomatrisi gözüne kestiren orta yaşlarında, kel kafalı adam Adanalı pamuk tüccarıyla kavgaya tutuşmuştu. Garsonların araya girmesi fayda etmedi. Polis çağırıldı. Anafartalar Polis Karakolu görev alanındaki kavga için ekip otosunu aradı:

“Ana’nın Yeri’nde kavga ihbarı var. Ekip intikal etsin…”

Anonsu duyan ekip otosu yanıt verdi:

“Ana’nın Yeri’ne ekiple seyir halindeyiz.”

*

Gelinle güvey el ele salona girdiklerinde gecenin sıcağında dövülen davula hep bir ağızdan eşlik edenler:

Tuz kabını tuzsuz koyan

Koca evi de ıssız koyan

Anasını kızsız koyan

Yarenim kınan kutlu olsun

Orda dirliğin tatlı olsun, diye söylendiler…

3370:

"Bir minibüs at arabasına çarpmış, at vefat etmiş".

Merkez:

"Başın sağ olsun evladım.

5690:

"Burada çekilmesi gereken bir araç var".

5491:

"Efendim, ben sahilden intikal ediyum".

Merkez:

"91, sen bulunduğun yerde kal, 31 çeksin".

7553:"Kaçan aracı takip halindeyiz".

Merkez: "Anlaşıldı. Mevkiiniz?"

7553:"Kaybolduk Merkez!..."

Merkez:"Mevkiiniz?"

4566:"Cumhuriyet caddesi".

Merkez:"Tam mevkiiniz?"

4566:"Arabadayız Merkez".

5452: "Bahse konu aracı aldık, inceliyoruz, tamam"

Merkez: "Araç alkollü mü?"

5452: "Olumsuz efendim, araç dizelmiş".

4512:

"Merkez, hırsız kaçıyor!"

Merkez:

"Anlaşıldı, nereden nereye kaçıyor?"

4512:

"Şuraya doğru kaçıyor".

Merkez:

"Biri 4512'den telsizi alsın, adam gibi tarif etsin".

3345:

"Yonca Evcimik konserindeki son durum nedir?"

6220:

"Henüz Abone'yi söylemedi amirim".

5433:

"Caddede şüpheli bir paket var."

Merkez:

"Anlaşıldı, çevre güvenliğini alın,

pakete dokunmayın. Uzman ekip seyir halinde

5433:
<3 dakika sonra>

"Uzman ekibe gerek yok. Paket boş".

Merkez:

"Nereden anladınız,

'Çevre güvenliğini alın' demiştik".

5433:

" Üzerinden kamyon geçti efendim".

Merkez:

"İskeledeki aracın belgelerini alın".

5426:

"Araç feribota binmekte..."

Merkez:

"Belgeleri muhakkak alın".

5426:

"Doğrudur Merkez, ben de feribota biniyorum".

5426:

<5 dakika sonra> "Aracın belgelerini aldım".

Merkez:

"Derhal merkez karakoluna intikal edin".

5426:

"Olumsuz Merkez. Feribot hareket etti. Ben karşıya geçiyorum. 17.00 feribotu ile dönerim".

Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Feyzullah Arslan’ın "Polisin Hatıra Defterinden" kitabından